31 Mart 2024 yerel seçimleri geride kaldı. Cumhuriyet Halk Partisi, 1977 milletvekili genel seçimlerinden sonra cumhuriyet tarihinde çok partili düzene 1950’den sonra geçilmesinin ardından ilk kez birinci parti oldu. 22 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten siyasal İslamcı kimliğiyle bilinen Adalet ve Kalkınma Partisi ise tarihinin en büyük seçim yenilgilerinden birini aldı. Ayrıca Atatürk Türkiye’sinin, 3 Nisan 1930’da “kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı” tanımasının 94. yılında, birçok kadın adayın belediye başkanı seçilmesi de çok anlamlı bir rastlantı oldu. Peki, ama Türkiye’de Cumhuriyet tarihinde belediyecilik nasıl başladı? Geçmişte belediye meclisleri, belediye başkanları nasıl belirlendi? Bunları biliyorsunuz, biliyorsanız ne kadar biliyorsunuz? İşte tüm bu konuları geniş kapsamlı olarak araştıran, belgeleriyle ortaya koyan bir tarihsel süreç araştırmasına ilişkin bir makaleyi geçenlerde tarihçi Sinan Meydan, Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde uzun uzadıya okurların aktardı. Ben de aynı kaynaklardan yararlanarak ve Sinan Meydan’ın o konuya ilişkin yazısından bazı bölümleri alıntılarda bulunarak bugün sizlere o konuyu aktaracağım. Cumhuriyet döneminden önce Osmanlı döneminde belediyecilik, mahalli idareler nasıl başlamıştı, önce o konuya ilişkin bilgileri sizlerle paylaşmak isterim; Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik döneminde yani 1300 ile 1770 yılları arasındaki dönemi. O dönemde günümüzdeki gibi bir belediye örgütlenmesi yoktu. Bu dönemde şehirlerde, kasabalarda, köylerde mahallelerde ‘belediye hizmetleri’ tek bir kişi veya kurum eliyle değil, başta kadı olmak üzere çeşitli esnaf grupları, halk, vakıflar, şehremini, defter emini, subaşı ve mimarbaşı gibi çeşitli kişi ve guruplar eliyle yürütülürdü. Osmanlı’da modern mahalli idareler 19. yüzyılda oluşmaya başladı. 19. yüzyılda yani 1800’lü yılları başında Osmanlı’nın Batı’dan etkilenmesi, kentlerin büyümesi, vergi sistemindeki modernleşme, merkezi otoriteyi sağlama isteği gibi nedenlerle Türkiye’de belediyeciliğin temelleri atıldı. 1826’da İstanbul’da şehrin temizlik, kolluk ve çeşitli belediye hizmetleri için İhtisap Nezareti kuruldu. 1855’te de yine İstanbul’da ‘şehremaneti’ adıyla belediye teşkilatı kuruldu ve başına Amasya Mutasarrıfı Salih Paşa ‘şehremini’ adıyla belediye başkanı olarak atandı. Yanına da iki yardımcı verildi. Ayrıca 12 kişiden oluşan bir ‘şehir meclisi’ kuruldu. Şehremanetinin kendi bütçesi yoktu. Bazı belediye işleri ise zaptiye, evkaf, nafia gibi bakanların elindeydi. 1856’da İntizam-ı Şehir Komisyonu kuruldu. Komisyonun görevi Batı’daki örneklere dayanarak Osmanlı belediyecilik teşkilatı kurmaktı. Bu komisyonun raporu doğrultusunda Paris Belediyesi’nden esinlenilerek İstanbul’da Müslüman olmayan halkın yoğun olarak yaşadığı Galata-Beyoğlu’nda ‘Altıncı Belediye Dairesi’ adıyla ilk belediye teşkilatı kuruldu. 1864 yılında yürürlüğe konulan ‘Vilayet Nizamnamesi’ne göre üyelerinin çoğu seçimle belirlenen belediye meclisleri kurulacaktı. Belediye meclislerine, vali veya kaymakamın atayacağı bir “reis” başkanlık edecekti. 1868 yılında ise ‘Dersaadet Belediye Kanunu’ çıkarıldı. 1876 çıkarılan ilk anayasa yani o zamanki adıyla Kanunu Esasisi’nin 108 ve 112. maddelerine göre belediyeleri yönetmek için belediye meclislerinin kurulmasına karar verildi. 1877 yılında çıkarılan ‘Vilayet Belediye Kanunu’ ile İstanbul Şehremaneti 20 ayrı belediyeye ayrıldı. Bu kanuna göre 6 ila 12 kişilik belediye meclisleri, dört yılda bir yapılacak seçimle belirlenecekti. Ancak II. Abdülhamit’in anayasayı yürürlükten kaldırmasıyla bu seçimler yapılamadı. Bu dönemde belediye meclis üyeleri, belediye başkanları ve şehreminiler seçimle değil, hep atamayla göreve getirildiler. 1908’deki II. Meşrutiyetin ilanı ve 1909’da II. Abdülhamit’in tahtan indirilmesi sonrasında doğan özgürlük ortamında belediye seçimleri de yapılabildi. İstanbul’da 20 belediye dairesi kuruldu. Ancak belediyelerin özgürlük ortamı kısa sürdü. 1912 yılında çıkarılan ‘Dersaadet Belediye Kanunu’ ile bir taraftan İstanbul’da belediyelerin şehremaneti karşısında özgürlüklerine son verilirken diğer taraftan belediye dairelerin sayısı da 20’den 9’a indirildi, başlarına birer müdür atandı ve belediye meclisleri kaldırıldı. Daha sonra Şehremini Cemil Topuzlu Paşa’nın hazırladığı ‘Belediye Teşkilatı Kanunu’ ile valilik ve belediye başkanlığı aynı kişide toplandı. Türkiye’de gerçek anlamda belediye seçimleri 1923 sonrası Cumhuriyet döneminde başladı. TBMM’de, 3 Nisan 1930’da 1580 sayılı Belediyeler Kanunu’nu kabul edildi. 1 Eylül 1930’da yürürlüğe giren bu kanun ile belediye başkanı hükümet tarafından atanmak yerine belediye meclisi içinden veya dışından seçilecekti. Belediye meclisinin yetkileri artırılıp daire başkanları ve belediye encümeni oluşturulacak ve Halkın yerel yönetimlere katılımı sağlanacaktı. Şehre içme suyu getirilmesi, itfaiye örgütü kurulması, mezarlıkları yönetme gibi işler belediyelerin sorumluluğuna verilecekti. Belediyeler Bankası kurulacaktı. Belediyeler, İçişleri Bakanlığı ve Danıştay tarafından denetlenecekti. Belediyeler mutlaka imar programı yapacaktı. Kadın erkek her seçmen belediye seçimlerine katılacaktı. 3 Nisan 1930 Belediyeler Kanunu ile kadınlara da belediye seçimlerine katılma hakkı verildi. Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanı Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinde seçilen Sadiye Ardahan oldu. 1946’da çok partili hayata geçildikten sonra 14 Mayıs 1950 seçimleriyle Demokrat Parti iktidara geldi. Eylül 1950’de yapılan belediye seçimlerinde 650 belediyenin 560’ını Demokrat Parti kazandı. İl Genel Meclisi seçimlerinde de 67 ilin 55’inde Celal Bayar liderliğindeki Demokrat Parti birinci parti oldu. Türkiye’nin ilk kadın il belediye başkanı ise 1950 seçimlerinde DP’den Mersin Belediye Meclisi’ne ilk sıradan giren ve Mersin Belediye Başkanı seçilen Müfide İlhan oldu. Türkiye’de 1963 yılına kadar halk belediye meclislerini, belediye meclisleri de belediye başkanını seçti. Türkiye’de ilk kez 1963’te belediye başkanı doğrudan doğruya halk tarafından seçildi. 14 Ekim 1973 genel seçimlerinde CHP, yeni lideri Bülent Ecevit başkanlığında birinci parti oldu. 9 Aralık 1973 yerel seçimlerinde İstanbul’da CHP adayı Ahmet İsvan yüzde 63 buçuk oy oranıyla birinci AP adayı Fahri Atabey ise yüzde 28 oy oranıyla ikinci oldu. 1973’te İstanbul belediye başkanı seçilen Ahmet İsvan’ın aldığı oy, İstanbul’da belediye başkanlığı seçimlerinde bugüne kadar alınmış en yüksek oydur. 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde Bülent Ecevit’in genel başkanlığındaki Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 41.4 oyla birinci, Süleyman Demirel’in genel başkanlığındaki Adalet Partisi yüzde 36.9 oyla ikinci parti oldu. 11 Aralık 1977’de ise yerel seçimler yapıldı. Ülke genelinde belediye başkanlığında CHP yüzde 45.7 oyla ile birinci parti, AP, yüzde 37.8 oyla ikinci parti oldu. 1710 belediyenin 707’sini CHP, 708’ini AP kazandı. Kalan belediyeleri ise diğer partiler kazandılar. 1977 yerel seçimlerinde 67 ilden, Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa dahil 42 ilde Cumhuriyet Halk Partisi, 15 ilde Adalet Partisi, 5 ilde Milliyetçi Hareket Partisi 3 ilde Milli Selamet Partisi ve 2 ilde bağımsız adaylar seçimleri kazandı. 1977 yerel seçimlerinde İstanbul Belediyesi’nde CHP adayı Aytekin Kotil, yüzde 59.13 oyla birinci, AP adayı Aziz Gümüş yüzde 30.88 oyla ikinci oldu. 25 Mart 1984 Yerel Seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda Anavatan Partisi adayı Bedrettin Dalan yüzde 49.69 oyla birinci, 1983 genel seçimlerine askeri cunta lideri Kenan Evren tarafından veto edilerek sokulmayan Erdal İnönü liderliğindeki Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) adayı Korel Göymen yüzde 26.28’le ikinci oldu. 26 Mart 1989 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Sosyal Demokrat Halkçı Parti yani SHP adayı Nurettin Sözen yüzde 35.95’le birinci, Anavatan Partisi adayı Bedrettin Dalan yüzde 26.12’yle ikinci oldu. Bilindiği üzere 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi Türk siyasetinin üstünden silindir gibi geçmişti. Darbe özellikle Türk solunu yerle bir etmişti. 90’ların başında aydınlar katledildi. Tarikatların ve cemaatlerin önü açıldı. Siyasal İslam yükselmeye başladı. Solda birlik sağlanamadı. 1994 yerel seçimlerine Ecevit’in DSP’si, Deniz Baykal’ın CHP’si ve Murat Karayalçın’ın SHP’si ayrı ayrı girdi. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Refah Partisi (RP) adayı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 25.19 oyla birinci, ANAP adayı İlhan Kesici yüzde 22.14 oyla ikinci, SHP adayı Zülfü Livaneli yüzde 20.3 oyla üçüncü, DYP adayı Bedrettin Dalan yüzde 15.46 oyla dördüncü, DSP adayı Necdet Özkan yüzde 12.38 oyla beşinci oldu. CHP adayı Ertuğrul Günay yüzde 1.4.oy alabildi. 1994 yerel seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde de RP adayı İ. Melih Gökçek yüzde 27.34 oyla birinci, SHP adayı Korel Göymen yüzde 26.89 oyla ikinci oldu. DSP adayı Ömer Faruk Sarıkaya yüzde 7.76, CHP adayı Ali Dinçer ise yüzde 2.09 oy aldı. 1994 yerel seçim sonuçlarından çok açıkça görüldüğü gibi soldaki bölünme, siyasal İslamcı RP’nin İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerini almasını kolaylaştırmıştır. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde İstanbul’da CHP adayı Ekrem İmamoğlu, AKP adayı Binali Yıldırım’a karşı 13 bin oy farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazandı. Ancak Cumhur İttifakı partileri sonuca itiraz ettiler. Bunun üzerine YSK, 6 Mayıs 2019’da İstanbul seçimlerini iptal etti. 23 Haziran 2019’da yenilenen seçimler sonunda Ekrem İmamoğlu yüzde 54.22, Binali Yıldırım yüzde 45 oy aldı. Böylece Ekrem İmamoğlu, son 35 yıldaki en yüksek oy oranıyla ikinci kez İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı seçilmiş oldu. Son olarak 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, henüz resmen Yüksek Seçim Kurulu tarafından ilan edilmemiş ama kesinleşmiş sonuçlara göre Türkiye genelinde CHP yüzde 37.67 oyla birinci, AKP 35.26’yla ikinci parti oldu. Aralarında Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa, Balıkesir ve Manisa’nın da olduğu 14 büyükşehir belediyesi kazanan Cumhuriyet Halk Partisi, 1977’den sonra ilk kez birinci parti oldu. İstanbul’da ise CHP adayı Ekrem İmamoğlu yüzde 51.15 oyla birinci, AKP’nin adayı Murat Kurum ise yüzde 39.59 oyla ikinci oldu. Böylece Ekrem İmamoğlu girdiği iki yerel seçimi üç kez kazanan belediye başkanı adayı olarak Türkiye siyasal tarihine geçmiş oldu. Türkiye’de Tanzimat’tan Cumhuriyet’e, şehremanetinden belediyeye yaklaşık 150 yıllık yerel yönetimler tarihimizde, yerel yönetimlerin halkın katılımıyla, seçimle belirlenmeye başlanması, bu seçimlere kadınların da katılması, Türk demokrasisinin bence en önemli kazanımlarından biridir. 31 Mart 2024 yerel seçim sonuçları bu kazanımın büyük önemini bir kere daha gözler önüne sermiştir.