SAÇLARIN SIRRI

Dış görünüşümüzün en önemli unsurlarındandır saçlarımız.Peki neden var diye hiç düşündünüz mü?

Saçın görevlerini düşünecek olursak öncelikle başımızı güneş ışınlarından koruduğunu söyleyebiliriz. Kafamıza gelecek darbelerden kısmen de olsa korur. Ayrıca her bir kıl duyu cisimciği olduğundan basınç, sıcaklık, ağrı gibi şeyleri de algılar.

Spiritüel açıdan bakacak olursak kültürlere ve inançlara göre saçın farklı anlamları, enerjileri olduğunu görmekteyiz. Kızılderililerde kabileden kabileye değişse de genelde kadın ve erkeklerde saçlar uzundur. Saçlarını taramaları onlar için önemli bir uygulamadır. Hatta dökülen saçlar bir araya toplanır ve dolunayda adak yapılır. Onlara göre uzun saçlar bireylerin spiritüel enerjileri ile alakalıdır.Kundalini geleneğinde de uzun saç yaşam enerjisi açısından önemlidir. Saçların çevreden gelen spiritüel enerjiyi tuttuğuna inanılır. Saç uzatmak da bu geleneğe göre spiritüel enerjiyi çoğaltır.

Eski Türklerin uzun saçlı olduğu ve uzun saçın Selçuklulardan diğer ülkelere yayılmış olduğu belirtilir.İbadetlerde saçın örtülmesi, aynı zamanda ibadet yapan kişinin ruhsal bağlantı yeri olan tepe çakrasını korumak ve enerjiyi koruma altına almak içindir.

Budizm’de ise saçlar tamamen kazıtılır. Bu, kibirden ve dünyevi şeylerden uzaklaşmak için dünya ile bağ kesme yöntemidir.

Bir çok kadının zor zamanlardan geçtikten sonra ya da ağır bir duygusal travmadan sonra saçlarını kestirmelerinin ardında yatan neden ise  saçlarda bulunan çok yoğun negatif yükten kurtularak yenilenme isteğidir. Akşamları saçları taramak gün boyu aldığımız negatif yüklerden kurtulmamızı, sabah saçları taramak temiz bir zihinle güne başlamamızı sağlar.

İnsanlarda yalnızca saçlar değil, erkeklerde sakal ve yüz kılları da beyne ulaşan bilgi aktarımında önemlidir. Saçları uzun olan insanların auralarının daha geniş bir alan kapsadığı Kirlian fotoğrafçılığıyla gözlemlenmiştir.

M. Parpudar’ın saçlarla ilgili yazısı ise şöyledir ;

 “Saçlarımız güneşten aldığı enerjiyi, pranayı ön loblara toplayan ve kanalize eden antenlerdir. Bu antenler bizlere daha fazla miktarda süptil kozmik enerji çekmek için kanal görevi görür. Kesilen bir saç ucunun anten görevini görmesi yaklaşık üç yılını alır. Saçlar, gündüz güneş enerjisini, gece ay enerjisini emmeye devam eder. Saçların gece örülmesi ise elektromanyetik alanımızın gün içerisinde dengeli olmasını sağlar. Islak veya nemli saçın güneş altında kurutulması fazladan D vitamini üretilmesini sağlar. Kadim bilgiler saçların en az 72 saatte bir temizlenmesini önerir. Kafa derisinin çok terlemesi halinde daha erken yıkanmasını önermektedir. Ahşap tarak kullanılması enerji kaybına ve statik elektrik üretilmesine engel olur. Kel ve seyrek saçlıysak önemli bir dezavantaj yaşıyor olabiliriz. Bu açığı daha fazla meditasyon yaparak dengeleyebiliriz.

Saçlar sinir sistemimizin bir dış uzantısıdır. Bu dış sinirler beyin köküne, limbik sisteme ve neokortekse bilgi ileten çok gelişmiş alıcılar ve aktarıcılardır.Üç kundalini kanalının eriştiği ense üstünde, baş arkasında saçların topuz yapılması yüksek seviyede frekans alınmasını sağlamaktadır.”

Bu konuda sonradan ortaya çıkmış bir araştırma dahi var.Vietnam Savaşı sırasında, savaş departmanındaki özel kuvvetler yetenekli casusları aramak için Amerikan kızılderili bölgelerine gizli uzmanlar gönderirler. Engebeli arazilerde gizlice hareket edecek, eğitimli genç erkeklerin bulunması isteniyordu. Özellikle sıradışı, doğaüstü iz sürme yetenekleri olan adamları arıyorlardı. Yeni askere alımlarda Kızılderililer de askere alımında kaydedildi. Askere kaydoldukların da şaşırtıcı bir şey oldu. Kendi doğal bölgelerindeki yeteneklerinin  gizemli bir şekilde yok olduğu görüldü. Bu askerler başarısız olmaya başladılar. Ciddi performans düşüklüğü, hükümetin bu acemi erleri kapsamlı şekilde test etmesine yol açtı. İstenildiği gibi performans gösterememelerinin sebebi sorulduğunda, yaşlı olan kızılderili askerler saçları kesilince insanları hissedemediklerini söylemişlerdir.Altıncı duyuya erişemiyorlardı, sezgileri artık güvenilir değildi. İnce işaretleri okuyamıyorlardı,süptil, duyu dışı bilgiye erişemiyorlardı. Test kurumu daha fazla kızılderili asker topladı. Saçlarını uzatmalarına izin verdi. Onları çoklu bölgelerde test etti. Tüm testlerde aynı skorları alan adamları ikili olarak bir araya getirdiler. Adamların birinin saçı kesilmezken diğerinin saçı kesildi. Sonra iki adam tekrar teste tutuldu. Saçları uzun olan adam yüksek skorlar almaya devam etti. Saçları kesilen adam daha önce yüksek skorlar aldığı testlerde başarısız oldu.Bu araştırma sonucunda tüm Kızılderili askerlerin saçlarının kesilmesinden muaf tutulmasını tavsiye ettiler. Buradan da anlaşılacağı gibi saç kesildiği zaman ortamdan alınan ve ortama gönderilen aktarımlar büyük ölçüde engellenir. Bu hissizleşme ile sonuçlanır..

Tüm bu kadim bilgiler ışığında saçlarımıza daha iyi bakmamız gerektiği bir kez daha ortaya çıkıyor.Saç, spirituel enerjimizle aramızda bir bağdır ancak şunu da unutmamalıyız ki saçımız kısa da olsa uzun da olsa her zaman gerçek olan bir şey var, o da bizim ne hissettiğimizdir.Kendi hislerini dinlemek, kendini bilmek her şeyden önce gelir...