Ramazan ayı gelince eline makbuzu alan piyasaya çıkıyor ve para toplamaya başlıyor. Para toplayanların hangi yolda olduğunu bilmeden para yardımı yaptığımız da oluyor. Geçen hafta bir köy ziyaretimiz vardı ve o ziyaret sırasında yanımıza gelen biri Düzce ilinin bir köyünde yapımı devam eden cami için makbuz karşılığı para topladığını belirtti. Bazı kişiler yardımda bulundular. Birisi ya da birileri Düzce’den Balıkesir’in bir köyüne gelip cami için para toplasın! Biraz düşündürücü değil mi?
Bazı gruplar doğru değil ve kendilerini doğru yolda imiş göstererek toplumu kandırarak, para toplayarak, örgütlenerek bir güç oluşturup ülke genelinde güç sahibi olmaya çalışıyorlar.
Toplanan bu paralar nereye harcanıyor? Fitre ve zekât diye toplanan paralar ihtiyaç sahiplerine gerçekten ulaştırılıyor mu?
“Müslümanların işine harcamak üzere ayrılan maldan birçok haksız harcamalar yapan kimseler için kıyamet gününde cehennem vardır.” Bunu unutmayalım ve emin olmadığımız kişi ve kuruluşlara yardım etmeyelim.
MALATYA MUTFAK KÜLTÜRÜNDEN FIKRALAR
**HIZIR
Akçadağ’ın Tataruşağı Köyünde Hıdrellez ayı girdiğinde, kömbe-köfte yapar, “Hızır payı” olarak komşulara dağıtırlar. Evin birinde de kömbe yapmışlar, bir pay da “Hızırın payı, gelip alır, unumuza bereket gelir” düşüncesiyle un hararının üzerine bırakılmış. İnanışa göre eğer Hızır eve uğrarsa una el basarmış. Bunları öğrenen evin çobanı, gizlice gidip kömbeyi alıp yemiş. Sabahleyin kömbenin yerinde olmadığını gören evin hanımı heyecanlanıp dışarı koşmuş. “Evimize Hızır uğramış” diyerek bağırmaya başlamış. Bir köşeden bunları seyreden çoban da kıs kıs gülüyormuş.
Aradan birkaç yıl geçmiş, bu durum bir sohbet anında anlatılınca, çoban dayanamamış, “O kömbeyi ben yedim” demiş. Demiş ama “bizi niye kandırdın” diye de bir sürü dayak yemiş.

**TUZ ATMA YARIŞI
Eve misafir gelmiş. Eskiden ocaklar evin girişindeki “hayat” denilen salonda olurmuş. Evin kadını gelip ocağı yakmış, kuşganayı koymuş, pilav pişiriyormuş. Eliyle davlumbazın yanında asılı olan “tuz çantası”ndan bir koşam (tutam) tuz alıp, yemeğe atmış. Kadın dışarı çıkmış. Ardından evin erkeği gelip bir koşam tuz atmış, o gitmiş, evin kızı gelip bir koşam tuz atmış. Misafir bunlara bir anlam verememiş “oldu olacak bir koşam tuz da ben atayım” deyip, o da yemeğe tuz atmış.
Yemek pişip, sofraya geldiğinde evin keyvenisi kadın yemekten bir kaşık alınca çok tuzlu olduğunu anlamış. “Elimin kararı kaçtı bugünlerde, yemek hep tuzlu oluyor” demiş. Diğerleri birbirinin yüzüne bakmışlar, “benim de, benim de” demiş kız ile baba. Misafir dayanamamış “benim de” demiş.

RAMAZAN MANİSİ
Sahurda neler yenir neler
En güzelidir tereyağlı pideler!
Aç kalsın biraz mideler
Rahatlasın bünyeler
Sahur duası arayanlara sözüm
Şükürde olsun hep sözün
Sevgi hoşgörü kalplerde
Hayırlısı demeli her niyette!