Özgür Özel katıldığı bir tv programında şöyle diyor:

"Kutuplaşma ortamından beslenenler var. Normal siyaset ortamında kendisine yer olmadığını düşünenler var.

Mesela bir adam Youtube videosu çekiyor, ağır hakaretler ediyor.

Geçmişte 'Bidon Kafa' diye köşe yazısı yazmış arkadaş, seçimin ertesi günü.

Bir yerde sular kesilmiş,

'Hadi bakalım bidon kafalılar, bu iktidarı siz seçtiniz şimdi gidin su sırasına girin' diyor.

Ben vaktiyle bunu eleştirmiştim, onun da hırsı bundan.

İyi ki de onunla aramda böyle bir açı var.

O, ‘hatamız nerede’ demek yerine, oy vermeyen seçmene ‘bidon kafa’ diyen zihniyet. 47 yıldır ilk kez birinci parti olmamızın sebebi, bu zihniyetten yaşadığımız kopuş.

Seçmen dediğin kişi birer insan, işsiz, aç, yoksul, ötekileştirilmiş, yalnız, endişeli. Ona diyorsun ki bu ülkeyi kim yönetsin.

Sen ona güven vermediysen, o da sana oy vermediyse bidon kafa olan sensin.

Yani, siyasetçinin kendisi. Kafasını duvara vurup nerede yanlış yaptım demesi lazım.

Seçmene kafa tutan bir yaklaşımı reddediyorum.

Arkadaş, seçmene sövüyor.

Bunlar kutuplaşma olmadıkça yaşayamazlar.

Sürekli bir kavga ortamı olsun, iki taraf birbiriyle sürekli çatışma halinde olsun biz de bu tarafa mermi satalım.."

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in yukarıdaki düşüncelerine katılır veya katılmazsınız bilemem.

Bana göre, haklı.

Çünkü;

Bugünkü sistem bozukluğu,

"Böl-Parçala-Yönet" ve "Ayrıştır-Çatıştır-Keyfine Bak" taktiğinin sonucudur.

Hizmetkar olmayı istemeyen Makyavelist politikacılar ve onların kullandıkları gazeteciler, sanatçılar, aydınlar vb. kitleler, hep diğerini düşman gösterip korkuttu, sistem arızalandı, kendileri kazandı, halk kaybetti.

Kendimi bildim bileli aşağı/yukarı böyle işliyor sistem.

1970'li yılların ortalarından itibaren sağ-sol çatışmaları, laik-dindar ayrışmaları. darbeler, kalkışmalar, muhtıralar, terör örgütleri..

Şöyle rahat edebileceğimiz bir ortam olmadı.

Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi etkileyen onbinlerce insanımızı kaybettiğimiz, yüzbinlercesinin yaralandığı, milyonlarcasının evsiz/barksız kaldığı asrın felaketi bile kendine getiremedi siyaseti.

Kurtuluş Savaşındaki seferberlik halini andıran görüntüler bizleri umutlandırırken, kutuplaşmadan beslenenleri rahatsız etti. Çok değil, 1-2 hafta geçmeden sizden/bizden ayrımı yapılarak kutupluşmanın fitilini ateşlediler. Zannediyorum "bu millet sağı/soluyla bir olursa bize yaşam alanı kalmaz" diye korktular!

Ne hazindir ki;

Siyasetteki yüksek çatışma ortamı, bağışıklık sistemimizi bozdu ve çok hızlı hastalanan insanlara dönüştürdü.

"Amaca giden yolda her şey mübah" sayılınca, aynı dili konuşan ve birbirini anlamayan ve anlaşamayan insanlar olduk!

Her şeyin tanımının yeniden yapılarak "normalleşme" arayışları içerisine girilmişken, anayasadan önce insanlığın tanımını yeniden mi yapsak acaba?

Komünizm geliyor.. şeriat geliyor.. faşizm geliyor.. koyun.. makarnacı.. bidon kafalı.. gerici.. yobaz.. örümcek kafalı.. şucu.. ocu.. bucu vb. yaftalamalardan BIKTIK ARTIK...

Siyasetçisi, gazetecisi, aydını.... kahrolası döngünün içerisinden kurtulmalı.

Dünya uzayda yaşam alanları kurmaya çalışırken, bizler cennet ülkemizi insanımız için cehenneme dönüştürmekle enerjimizi heba ediyoruz.

Size de yazık, bizlere de yazık.

Selametle...