PÜRTELAŞ İÇİNDELERMİŞ YOKSA GİDİYORLAR MI?

Neden derseniz? Seçim süreci başladığından beri dönüp dolaşıp sürekli ülkenin kangrenleşen sorunlarına çözüm üretip anlatan muhalefeti, bu iktidar dikkatle izliyorsanız eğer durmaksızın gerginlikten beslenen kavga ve çatışma zeminine taşıma gayreti içinde gözükmektedir. CHP Genel Başkanı ve 13. cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik bayramda Adıyaman’da yapılan saldırılar, o meczup, fanatik saldırganların şaşırtmayan mevcut iktidar partisiyle ilişkileri kanaatim odur ki seçimlerin olası sonuçlarını gören saray iktidarının artık reel ve somut siyaset yapamadığının açık bir kanıtıdır. Muhalefetin ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu, emeklilerden üreticilere, ev kadınlarından gençlere kadar umut vaat eden ama somut zeminde vaatlerini sıraladıkça mevcut iktidar siyasetin oyun alanını sürekli daraltmaktadır. Onlara sormak isterim; İşçi, memur, çiftçi, özel sektörde çalışanlar, geniş kesimler açlık ve yoksulluk sınırında hatta altında yaşamaya mahkûm edilmemiş midir? Edilmiştir, çünkü Erdoğan’ın ekonomik anlamda çözüm vaat eden hiçbir sözünün inandırıcılığı kalmamıştır. O yüzden ‘Açız’ diye haykıranlara ‘Doğalgaz bulduk’ diyebiliyorlar. ‘yoksuluz’ diyenlere de ‘Uçak gemisi yaptık’ türünden masalımsı abartı dolu safsataları anlatmakla yetiniyorlar. Devlet yardımları ile oy deposu olarak gördükleri saf, salak zannettikleri, eğitimsiz cahil kitlelerden oluşan en alt gelir grupları da hamasetle ‘milliyetçilik’ pazarlıyorlar. Akıllarına hangi terör örgütü geliyorsa muhalefeti terörle, teröristlerle işbirliği yapmakla itham ediyorlar. Ancak bu halk artık uyandı, öyle her şeyi yemiyor artık!..

Seçim meydanlarında kürsülerde ve yandaş TV’lerin ekranlarında avazı çıktığı kadar sözde ‘millet-vatan-bayrak’ edebiyatı yapanların siyasetten nasıl zengin olduklarını bilmeyen kalmadı artık!.

Ekranlarda bayrak öpenlerin, halkın sırtından elde ettikleri milyar dolarlık servetleri, yargı bağımsız olduğunda onurlu savcıların soruşturma konusu olacağından hiç kuşkum yoktur!.

Devleti soymayı, hazineyi hortumlamayı ‘gayet doğal’ kabul eden, ‘Çalıyorlar ama çalışıyor, yapıyorlar’ aptal aymazlığına sığınan iktidar beslemesi lümpen asalak küçük menfaatçi bir azınlık dışında kalan geniş halk yığınları, artık umudu kestikleri hatta bıktıkları bu iktidarın değişmesini istiyor. Benim gördüğüm incelediğim anketlerin büyük bir kısmı Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı yarışında önde olduğunu, Meclis çoğunluğunu daha şimdiden altılı masal bileşenlerinin oluşturduğu muhalefetin rahatça elde edeceğini göstermektedir.

Ve seçime sayılı günler kala yine en ilkel düzeyde din istismarı yaratacak senaryolar sahaya sürülmeye devam ediyor. ‘Kılıçdaroğlu seccade bastı, çiğnedi” gibisinden aslında kendilerinin bile inanmadığı kuyruklu bir yalanı ‘Din düşmanı’ etiketi ile yayma gayretlerini bir aydan fazla bir süredir beyhude biçimde devam ettiriyorlar. Tüm bunlar pürtelaş yani telaş içinde, telaşeyle ve de çaresizlikle yapılan nafile çabalardır. Onlarda biliyor, anlıyor ki GİDİYORLAR!.

Umarım ve dilerim olmaz ama yine söylemeden geçmeyeceğim; Seçime kadar ve hatta seçim günü bile eli silahlı, palalı iktidar yandaşı şapşal ve Vandal beslemeler, aklınıza bile gelmeyecek provokasyonların içinde olabilir, onları görebiliriz. Ancak unutulmamalıdır ki, Türkiye’nin beş bin yıllık köklü devlet geleneği bugüne kadar çeşitli dönemlerde çok yıpratıldı, örselendi ama asla ölmedi, ölmeyecektir!.

Ben kalben inanıyorum, güveniyorum ki; Hiçbir suç cezasız kalmaz. Devlet arşivleri ve toplumsal bellek yani hafıza, halka karşı, demokrasiye karşı işlenen suçları asla unutmaz, mutlaka, elbet bir gün hesabını sorar!.