‘Peşin hüküm’ olarak nitelendirilen önyargı; gerçeklerden uzak yargıları ifade eder. Bir kişiye ya da bir olaya dair, yeterli bilgi edinmeden, peşinen bir karara varma durumudur. Önyargılı olmak, adil olmayan, hoşgörüsüz ve aleyhte bir görüştür. Doğru düşünmenin önünde ki en büyük engeldir…

Önyargıyla baş etmek, ilk olarak düşüncelerimizi kontrol edebilmekten geçer. Her duyduğumuza inanmayarak, sorup araştırarak, ani kararlar vermeyerek, yeri geldiğinde öfkemizi kontrol ederek, bilgili ve tecrübeli kişilere danışarak ve bence en önemlisi ise empati becerimizi geliştirerek önyargılarımızla baş edebiliriz aslında…

‘Empati’ yapmadan ya da nedenini öğrenmeden, kimseyle ilgili hiçbir ‘önyargı’ da bulunmamak gerekir. Empati yapma becerisini gösteremezsek, sadece dış görünüşe bakarak yargıda bulunursak, herkes hakkında yanılgıya düşebiliriz, çünkü görüntü yanıltabilir…

Görünüşüyle, davranışıyla algıladığımız insanları, bunlar üzerinden ‘zannettiklerimizle’ yorumluyoruz ve değerlendiriyoruz, sonra da yargılıyoruz. Albert Einstein: ‘Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur!’ derken, önyargıların insanlar üzerinde ne kadar etkili olduğunu çok güzel özetlemiştir…

Önyargımızla karşımızdakinin başarısını, mücadelesini, çektiği zorlukları umursamıyoruz ve görmezden geliyoruz. Kısacası önyargılı davranıyoruz, peşin hüküm veriyoruz…

Önyargılar bize ne tuzaklar kuruyor kim bilir. Ne fırsatlar kaçırıyor, neleri kaybediyoruz. Ayağımıza pranga da olabiliyor, geleceğimize fren de… Karşımızdaki kişi hakkında bizi yanıltır, iletişimin önünü keser, yanlış fikirlere düşmemize yol açar, hatta çatışmalara bile sebep olabilir…  

Önyargısız bir hayat çok zor olabilir. Önemli olan, bunlardan ders çıkarıp, ‘muhakemesini’ adil bir şekilde yapabilmek. Önemli olan, önyargılarımızın hayatımıza yön vermemesini sağlayabilmektir..    

Hayatımızı bir mevsime bakarak yargılamamalıyız. İlk karşılaştığımız bir kişi hakkında ya da karşılaştığımız bir durum hakkında söz söylemekte acele etmemeliyiz. İyi bir ‘gözlemci’ olursak hayatta, hiç kimseyi etiketlemeden yolumuza devam edebiliriz…

‘Doğruyu aramak’ gibi bir derdimiz, saygı duymak gibi bir anlayışımız, anlaşmak gibi bir çabamız ne yazık ki kalmasa da artık, empati yeteneğimizi geliştirebilirsek eğer, başkalarının açtığı önyargı yolundan gitmek zorunda olmayız!..

Atomu parçalayan insan, önyargılarını da parçalayabilir eğer isterse…