Geçtiğimiz günlerde Karadeniz bölgesindeydim. Karadeniz’e gitmişken dede ocağına uğramamak olmaz. Çocukluğumun simgesi köy evimizin bacası artık tütmüyor. Yaşanan hayatlar, hüzünler ve mutluluklar mazi denen dört harfe sığmış durumda. Aile mezarlığına gittiğimizde bizi büyüten ve yetiştiren ebeveynlerimiz bizimle konuşmuyor artık. Sesleniyorum duymuyor, derdimi anlatıyorum yol göstermiyor. Boş mezar taşlarıyla kendimce konuşuyorum.
Hüzne talip oluyor gönül. Derelerin akışı coşkusunu kaybetmiş, dağların heybetinden eser kalmamış. Eskimeyen eski köy evlerinin hiç birisinde baca tütmüyor. Bir zamanlar insanlığın, dostluğun, komşuluğun ve vefanın hüküm sürdüğü yerler sessizliğe bürünmüş durumda. Kapitalizm denen canavar insanlığın kıymetini bitirmiş durumda.
Okulları kapatmakla başladılar maneviyat mahkumiyetine. Okul, cami ve dispanser Yan yana olan geçmişimizden bizi sürgün ettiler. Üretmeye değil tüketmeye alıştırdılar. Köylerimizde yaşamı bitirdiler. Kendimize ait bahçeli köy evimizi terk ettirdiler. Apartman ve rezidans denen çok katlı beton yığınlarını bizlere yaşam alanı yaptılar. Hayvancılık ve tarım alanında her biri fabrika değeri olan üretiminden elimize çektirdiler. Ruhumuzla birlikte ülkece ekonomik çöküşün öncüsü oldular.
Jandarma ve polis ablukasında bir Bulancak gördüm
Bulancak Giresun’un en gelişmiş en modern bir ilçesidir. Salı günleri semt pazarı kurulur. Salı günü geldiğinde insanlar cadde ve sokaklara sığmaz. Her gün yeni otoban, eski kara yolu ve köy yollarının farklı noktaları trafik ekipleriyle çevrilmiş durumda. İnsanlara nefes aldırmıyorlar. Zannedersiniz ki burası bir Nusaybin bir Çukurca. Terör bölgelerinden daha fazla uygulama var.
Deli Dumrul hikayesinde olduğu gibi; bir kuru çayın üzerine bir köprü yapılmış geçenden otuz üç akçe, geçmeyeninden döve döve kırk akçe alınıyor. Karadeniz’e yolunuz düşerse şaşırmayın ve trafik ekiplerinize vereceğiniz akçeleri yanınızda bulundurun. Aracınızda araç muayenesine gider gibi yangın tüpünden zincire, kar lastiklerinizden çekme halatına kadar tedarikli olun. Çekme halatı yok diye ceza yazıldığına şahit oldum.
Devlet halkına tuzak kuruyor
Ordu, Bulancak ve Giresun arasında yazılan cezalar hazineyi kalkındıracak değerde. Tüm kolluk kuvvetleri halkına ceza yazmak üzere emir almış durumda. Gariban insanlarımız parasızlıktan araç muayenesini yaptıramamış, sigortanı geciktirmiş. Sen misin yaptırmayan günümüz Deli Dumrulları iş başında. Eften püften sebeplerle basıyor cezayı. Aracını da atıyor yedi emin otoparkına.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın elektrik, su, doğal gaz, ısıtma, soğutma, temizlik, peyzaj giderleri aylık 21 milyon TL. Çakarlı makam araçları sayısı 125 bin adet. Allah aşkına bunların tüm masraflarını Bulancak halkına ödetmeyin. Jandarma ve polisi halkla düşman etmeyin. Bırakın insanlar nefes alsın. Ne demişler “alma mazlumun ahını çıkar aheste ahaste.” Gün döner devran döner bu halk sizi tarihe gömer.
Sağlıcakla…
Damga gazetesinden alıntıdır.
Yorum yapın