Bir çocuğun elinde iki tane elma varmış. Annesi demiş ki; elmalardan bir tanesini bana verir misin?
Çocuk elindeki elmalardan önce birini, sonra da diğerini ısırmış. Bunun üzerine annenin dudaklarındaki tebessüm birden kaybolmuş ve hüzünlenmiş. Yüzünden onu hayal kırıklığına uğrattığı okunuyormuş.
Ancak; çocuk ısırdığı elmalardan birini annesine uzatarak “Anne al bu daha tatlı” demiş. Anne, öylece kalakalmış.
Ne kadar tecrübeli olursanız olun yargıda bulunmayı geciktirin ve açıklamak için karşınızdakine fırsat verin. Her duyduğunuza inanıp peşin hükümlü olmayın…
BUNLARI YAPMAYIN
**Oturarak el sıkışmayın
**Arkanda olanı koru, yanında olana saygı duy.
**Misafirlikte yediğin yemeği kötüleme.
**Parasını ödemediğiniz bir şeyin son parçasını siz yemeyin.
**Bir pazarlıkta ilk teklifi yapmayın.
**Yapamayacağız bir iş için söz vermeyin.
**Davetli değilseniz gitmeyin.
GÜNÜN SÖZLERİ
*-“Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim.„—Michel de Montaigne
*-“İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.„—Jean-Jacques Rousseau
*-“Eğer bir şey söyleme konusunda gerçekten kararlıysanız, kelimelerin peşinde koşmaya ne gerek var? İnsanlığa gösteriş yapmaya çalışan süslü konuşmalar, sonbaharda kuru yaprakları hışırdatan rüzgar gibi sevimsiz ve tatsızdır.„—Faust
GÜNÜN FIKRASI
Bir İngiliz, bir Fransız ve bir Alman uçağa binmişler.
Arkalarından da Temel binmiş ve üçlüye dönüp:
- Ula gene mi siz?
FİLİN İPİ
Adamın biri fil kampından geçerken çok acayip bir görüntüyle karşılaşır. Fillerin kafeslerde veya zincirlerle tutulmadıklarını fark eder. Kamptan kaçmalarını engelleyen tek şey bacaklarından birine bağlanmış küçük bir ip parçasıdır.
Adam fillere bakarken şaşa kalmıştı. Filler ipi koparıp kamptan kaçabilme gücüne sahip olmalarına rağmen bunu yapmıyorlardı. Hatta biraz daha dikkatli bakınca, bunu kolayca yapabilecekler olsalar bile hiç denemediklerini fark etti.
Adam meraklanmıştı. Hemen yakınlardaki bir fil eğiticisine başvurdu. Fillerin neden öylece durduklarını ve kaçmaya çalışmadıklarını sordu. Adamın merakı içten içe onu kemiriyordu. Eğitmen sakin bir şekilde şöyle cevapladı:
“Çok küçükken onları bağlamak için aynı boydaki ipleri kullanıyoruz. Bu ipler o yaşlarda onları tutmaya yeterlidir. Büyüdükçe, kaçamayacaklarına inanmaya şartlanmış olurlar. Dolayısıyla iplerin hala onları tuttuğuna inanıyorlar. Bu yüzden asla serbest kalmaya çalışmıyorlar.”
Kısacası, dünya seni ne kadar geride tutmaya çalışırsa çalışsın her zaman ulaşmak istediğin şeyin mümkün olduğuna inanarak denemeye devam etmelisin. Başarılı olacağına inanmak, bunu başarmanın en önemli adımdır.
Yorum yapın