Yazımın başlığına bakıp bazı aklı evveller daha doğrusu geri zekalı aptallar Hıristiyanlık propagandası yaptığımı sakın zannetmesin, aman ha!..

Bahse konu İsa Hıristiyanların peygamberi İsa değil, yakın zamana kadar BASİAD’ın sonrasında GÜNMARSİFED Başkanı yani Güney Marmara Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu Başkanı İsa Tamer Çelik’ten bahsediyorum.

Son süreçte yani özellikle son yirmi hatta yirmi beş yıllık süreçte yazılarımda, dost sohbetlerinde yüzüne karşı, arkasından, önünden ‘göğsümü kabartan ve gururlandıran İsa’ diye ondan bahsederken de şunu kast ediyorum; İsa Tamer Çelik, aynı zamanda Balıkesirspor yönetim kurulu üyesi ve kulüp başkan yardımcılığı görevlerinin yanında hala aynı görevi sürdürüyor mu bilmiyorum ama yakın geçmişe kadar Türkiye Triatlon Federasyonu başkanlığı görevindeydi. O nedenle arkadaşım İsa Tamer Çelik sadece camiasının, dost ve yakınlarının, sporsever Balıkesirlilerin değil, benim de ‘göğsümü kabartan ve gururlandıran İsa’ payesini fazlasıyla hak etmektedir. Herkesin ‘Tamer’ diye bildiğine ben niye ‘İsa’ diyorum, sorusunun yanıtına gelince; ben hemen bunu sizlere ayrıntısıyla açıklayacağım ama buna benzer bir yazımın yine bu sütunlarda sanırım 2018 yılının Ekim veya Kasım ayında yayımlandığını özellikle anımsatmakta yarar görüyorum. Şimdi İsa Tamer Çelik ile ilgili kısa bir zaman yolculuğuna çıkalım dilerseniz. Benim, 1981 ile 1985 yılları arasında okul arkadaşım olarak tanıdığım, sevdiğim haşır neşir olduğum, arkadaş canlısı, sportmen, daima güler yüzlü, sevecen tavrı ve samimiyetiyle tanıdığım arkadaşımın adı İsa’ydı da o yüzden ‘İsa Tamer Çelik’ den aradan geçen 44 yıl sonra da ‘arkadaşım İsa’ diye bahsedebiliyorum sizlere...

Dediğim gibi aradan kırk küsur sene geçti. Değişen dünya da herkes gibi ben de arkadaşım İsa’da kaçınılmaz olarak değişime uğradık. O da ben de 50’li yarların sonlarına geldik hatta arkadaşım İsa benden bir yaş büyük olduğu için tam 60 yaşına erişti. Sizin anlayacağınız ikimizde epeyce yaşlandık, ihtiyarladık yani…

Ben, İsa ile yıllar önce o zaman halk arasında adına ‘Sanat okulu’ denilen Endüstri Meslek Lisesinde farklı bölümlerde öğrenciydik. Hatta bir sömestr dönemi de fen, edebiyat, fizik, kimya gibi kültür derslerinde sınıf arkadaşlığı yaptık. Ayrı bölümlerdeydik ama okulun Bando takımı başta olmak üzere Basketbol, Futbol ve voleybol takımlarında birlikteydik, takım arkadaşıydık…

Ara sıra senede bir veya iki kez rasgele görüşebildiğimiz için belki ‘o beni çoktan unutmuştur’ diye düşünürken geçen pazar ve hemen ertesi günü iki farklı iftar davetinde yine görüştük ayaküstü eski gönlerdeki gibi olmasa da ayaküstü muhabbet ettik. O davetlerin sonunda kalabalık azalınca beni yanına davet etti ve çevresindeki kimi kodamanlara ekabir takımına “Zikri benim Liseden okul arkadaşımdır.” diye gururla takdim etme nezaketini gösterdi.

Ben de ona kulağına doğru eğilerek; “iş ve cemiyet hayatında, sosyal yaşamın için ne zaman yeni bir göreve seçilsen göğsümü kabartıyorsun, beni çok gururlandırıyorsun İsa. Ancak telefonla aradığımda sana ulaşamıyorum bir türlü. Ya ‘lütfen mesaj bırakın’ şeklinde telesekreter mesajı çıkıyor ya da   telefon hiç açılmıyor. Herhalde benim telefon numaram sende hala kayıtlı değil. Yoksa ismimi görür açardın.” Dedim.

Hemen yeni telefon numarasını verdi ve “İstediğin zaman beni bu numaradan arayabilirsin. Dilediğin istediğin zaman görüşebiliriz. Bu sefer arayı soğutmayalım Zikriciğim.” Karşılığını verdi içtenlikle…

‘Göğsümü kabartan ve gururlandıran İsa’ ile geçen hafta o iftar davetleri vesilesiyle iki kez üst üste görüştük, konuştuk ve sarılarak, öpüşerek ayrıldık. Bir daha ne zaman görüşürüz, doğrusu bilmiyorum, bilemiyorum!..

Ama bildiğim hatta emin olduğum bir şey var ki, o da ta 44 yıl öncesinden tanıdığım İsa Tamer Çelik’in beni eskide kalan ancak hiç eskimeyen ‘okul arkadaşım İsa’ olarak daima göğsümü kabartacağına ve gururlandıracağına olan inancımın tam olduğu gerçeğidir!..