Bu sözler bana ait değil, geçen pazar yani 23 Mart Pazar günü partisinin Balıkesir il teşkilatı tarafından düzenlenen iftar davetine katılmak amacıyla Balıkesir’e gelen Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’a ait…

DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, 2017 yılı 16 Nisan’ında yapılan Anayasa değişikliği halk oylaması sonucu 1946’dan beri ‘ağır aksak da olsa’ yürütülen ‘parlamenter sistemi’ ortadan kaldırıp ‘tek adam düzenini’ getirilen ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ yüzünden Türkiye demokrasisinin ‘felaketin eşiğine’ getirildiğini savundu.

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, CHP’li Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, partisinin İzmir milletvekili ve genel başkan yardımcısı Haydar Altıntaş ile Demokrat Partililer, İYİ Partililer, Saadet Partililerinde hazır bulunduğu Demokrat Parti Balıkesir İl teşkilatının Vizyon davet salonunda düzenlediği iftar programında yaptığı konuşmada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hakkında açılan savcılık soruşturmaları kapsamında gizli tanık ifadelerine dayanılarak çıkarıldığı mahkemede hakim tarafından tutuklanmasını ‘demokrasiye vurulan büyük bir darbe olduğu’ savunarak “bu ülkede demokrasiyi ortadan kaldırmak, tek adam rejimine dayalı totaliter, korku dolu despot bir yönetim oluşturarak memleketimizi yakmaya kast etmiş tek bir kişiye biz Demokrat partililer asla müsaade etmeyeceğiz.” Diye konuştu.

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile bu konuşmasının ardından partisinin İzmir milletvekili ve genel başkan yardımcısı Haydar Altıntaş aracılığıyla ayaküstü de olsa özel olarak kısa bir görüşme yapma olanağı elde ettim. Bu kısa görüşmede DP Genel Başkanı Uysal’ın bana özel güncel meselelere ilişkin, son yaşanan ‘siyasi gelişmelere dair’ yaptığı kısa açıklamaları ve genel olarak BİRLİK Gazetesi aracığıyla Balıkesir kamuoyuna iletmemi istediği mesajlara birazdan geleceğim. Ancak daha öncesinde Haydar Altıntaş ağabeyim ile ilgili kısa bir parantez açmak istiyorum. Yaklaşık olarak 34-35 yıldır Balıkesir siyaset ve iş dünyasından yakından tanıdığım Haydar Altıntaş ağabeyim, yıllar yılı 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sonrası Adalet Partisi’nin ardılı olarak o partinin yerine kurulan Doğruyol Partisi’nin Balıkesir teşkilatının hemen her kademesinde görev almış, bana göre tam bir siyaset emekçisi, neferidir. Aynı partiden 1989 yılında yapılan yerel seçimlerde Balıkesir Belediye Başkanı seçilen ve iki dönem boyunca toplam da on yıl süreyle bu görevini 1999 yılına dek sürdüren merhum Sami Gökdeniz ile birlikte Balıkesir Belediye Meclis üyeliği, grup başkan vekilliği, encümen üyeliği, başkan yardımcılığı, DYP Merkez ilçe Başkanlığı, İl Başkanlığı, Genel İdare Kurulu üyeliği görevlerinde bulunan Haydar Altıntaş, 2007 yılında partisinin Mehmet Ağar’ın genel Başkanlığı döneminde Erkan Mumcu liderliğindeki Anavatan Partisi ile birleşip Demokrat Parti çatısı altında siyasi yaşamı sürdürme çabalarında aktif görev aldı. Sonraki süreçte Demokrat Parti Balıkesir İl Başkanlığı, Genel İdare Kurulu üyeliği gibi görevlerde bulunan Haydar Altıntaş, 2023 yılında gerçekleştirilen milletvekili genel seçimlerinde CHP listesinden aday gösterilerek İzmir milletvekili seçildi. Ardından CHP’den ayrılarak yoluna yine Demokrat Parti’de devam eden Haydar Altıntaş, İzmir milletvekili olmasına rağmen memleketi Balıkesir’den hiç uzak durmadı, Balıkesir’in meseleleriyle yakından ilgilenmeyi ve uğraş vermeyi sürdürerek ilerleyen yaşına rağmen sadece Balıkesir ve İzmir için değil tüm yurtta il ve ilçeleri karış karış gezip dolaşarak vatandaşların dile getirdiği sorunları dinleyip çözümü yolunda bana göre ‘olağanüstü bir gayret’ göstermeye devam etmektedir.

Burada yeri gelmiş iken bir tespit yapmak istiyorum. Ülke siyasetinde ‘MERKEZ SAĞ’ geleneğinin yegane yani tek temsilcisi, ‘kim ne derse desin’ bence DEMOKRAT PARTİ’DİR!...

Ben bunu böyle olduğuna gerçekten inanıyorum. Çünkü bilhassa Türkiye’de 2002 sonrası süreçte ülke siyasetinde ‘MERKEZ SAĞ’ geleneğini, çizgisini ve dolayısıyla iddiasını ortaya koyan başta Adalet ve Kalkınma Partisi ya da bir başka deyişle AK Parti olmak üzere bugüne değin birçok siyasi parti oldu. Ama bunların hiçbiri başta AK Parti olmak üzere gerçekten ‘MERKEZ SAĞ’ siyaset çizgisinde demokrat bir kitle partisi maalesef olamadı. Örneğin; Adalet ve Kalkınma Partisi başlangıçta merkez sağ siyasetin merkezi oldukları iddiasındaydı ama 2007 seçimlerinde 2002’ye göre daha fazla bir oy oranıyla yine tek başına tekrar iktidara gelince bu kez ‘BİZ MUHAFAZAR DEMOKRAT BİR PARTİYİZ’ demeye başladılar ve siyaset stratejilerini hemen değiştirdiler. Bir ara anımsayacaksınız Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) de ‘MERKEZ SAĞ’ bir siyasi parti oldukları iddiasını seslendirmeye dillendirmeye başlamıştı ama onlarda çok çabuk çark ederek ‘MİİLİYETÇİ ve MUHAFAZAKAR’ siyasetin belki de toplumu kutuplaştırıcı ana unsurlarından biri hatta öncüsü olma niteliğine büründüler. 2017 referandumu sonra ‘demokratik parlamenter sistem’ terk edilip yerini adına ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ denilen model, siyasal düzende yerini alınca da ‘CUMHUR İTTİFAKI’ adı verilen ittifakın bileşeni, ortağı haline geldiler.

Bu konuyu daha fazla uzatmanın gereği yoktur. O yüzden bir kez daha belirtiyorum ki; DEMOKRAT PARTİ şu an itibarıyla ülke siyasetindeki ‘MERKEZ SAĞ’ siyaset geleneğinin tek temsilcisidir!..