Zamanın hiç acıması yok. Farkına bile varmadan senenin son ayına girdik, koskoca on iki ayı koca bir yılı bitirmek üzereyiz…
Aylar geldi geçti, mevsimler değişti. Hayat telaşından, zaten hızla akıp giden zaman, daha da bir hızlı geçiyor sanki…
Hayat karmaşası, yaşam mücadelesi, bir güne sığdırılamayan meşguliyetler, sorumluluklar…
Derken bir seneyi daha bitirmek üzereyiz…
Hayatın telaşesinden, sadece yaşamaya çalışıyor insanlar; çalışma ve geçinme telaşı içinde hiç anlamadan hızla tükeniyor ömürler. En güzel zamanlarda böylece akıp gidiyor, bir daha geri dönmemek üzere…
Zamanın hızına ayak uydurmaya çalışarak yaşıyoruz, daha doğrusu yaşamaya çalışıyoruz da ne kadar tadına varabiliyoruz günün, anın…
Hatta yük edemeyeceğimiz kadar işi üzerimize alıyoruz çoğu zaman…
Zaman acımasız da biz kendimize ne kadar acıyoruz, niye zamanla yarış halindeyiz sürekli?
Aslına bakarsanız farkında olsak da olmasak da tükeniyoruz. Hep bir yerlere yetişme, bir şeyleri yetiştirme gayreti içindeyiz. Bu hızla da zamanın içinde kayboluyoruz, aldığımız nefesin bile farkına varamıyoruz. Kaldı ki etrafımızdaki güzellikleri kaçırıyoruz, göremiyoruz…
Bu kadar hızda insan sessizliğini, sakinliğini, dinginliğini, yalnızlığını koruyamaz ve etrafındaki güzellikleri seçemez. Biz kendimizi tanıyana, ne, neden, nasıl olmuş anlayana kadar günler, haftalar, aylar geçip gidiyor…
Yapabileceğimiz, elimizden gelen tek şey, bir önceki günden daha çok anın tadına varmak. Kendi rutinimizden çıkabilirsek eğer, gelecek olan günlerin ve yeni yılın bir anlamı olur…
Bu kadar hıza biraz yavaşlamak gerekiyor. Zamanı mümkün olduğunca sindirerek ve tadına vararak yaşamak gerekiyor. Anlamak için, bilmek için, görmek için, sevmek için yavaşlamaya ihtiyacımız var.
Örneğin; önyargıları bir kenara bırakıp, bir insanı anlamak ve tanımak için en son ne kadar zaman ayırdık? Ya da yağan yağmurdan şikâyet etmeden, keyfine vararak en son ne zaman ıslanarak yürüdük?..
Sessizliğe de ihtiyacımız var, içimizi genişletmek için...
Yalnızlığa da ihtiyacımız var, zamanı genişletmek için…
Düşünce ve fikirlerimizi bir köşeye yazmaya ihtiyacımız var, zihnimizi genişletmek için. Yürüdükçe yürümeye ihtiyacımız var, ufkumuzu genişletmek için. Birbirimizin gözlerinin içine bakmaya ihtiyacımız var, sevgiyi çoğaltmak için…
Kısacası zamanın ve yaşamın hızını biraz yavaşlatmaya ihtiyacımız var, daha sakin ve daha anlamlı yaşayabilmek için. Hayat zaten çok hızlı, çok karmaşık, çok kısa…
‘O kadar hızlı gidiyoruz ki, ruhlarımız arkada kalıyor!’ Afrika atasözü
Yorum yapın