NEREYE GİDİYORUZ-4
Çok zor günlerden geçiyor , sıkıntılar içinde bunalıyoruz. En başta iki yıla yaklaşan, bize hayatı zehir eden pandemi olmak üzere geçim sıkıntısı, deprem, sel felaketi yangınlar ve son olarak ta soğuk kış şartları ve kar felaketi yaşadık. Azalacağı yerde her geçen gün artan hastalık ve her gün bir yakınımızın hastalık veya ölüm haberi almak bizleri moral olarak iyice bitirdi. Hangi yana baksak umutsuzluk kol geziyor, geleceğe dair endişelerimiz elimizi kolumuzu bağlıyor. Herkes geleceğinden endişeli geleceğinden kaygılı. Hastalık ve ölüm kâbusu üzerimize bir heyula gibi gelmekte karamsarlık, umutsuzluk içimizde her geçen daha da büyümeye devam etmektedir.
İki yıl öncesine yakın ülkemizde baş gösteren bu hastalık kâbusu her gün artarak bize hayatı zehir etmeye devam ederken geçen yıl yazın geçirdiğimiz hastalık, kuraklık ve orman yangın felaketleri belimizi bükmüştü. Aşırı sıcaklar bunaltmış küresel ısınma, iklim değişikleri sonucu dereler, nehirler, göller kurumuş, denizler çekilmeye başlamıştı. Bir damla suya yağmura muhtaç kalmıştık. Her geçen gün artan zor şartlar nedeniyle ülkemizde hayvancılık, tarım ve ziraat iyice azalmış nerdeyse bitme noktasına gelmişti. Bu durum bize kışın çok zor olacağını ve çok ağır şartların bizi beklediğinin habercisiydi. Nihayet kış geldiği zaman pazarların durumu bunu bize göstermekte gecikmedi. Üstüne üstlük bir de bunların üstüne ekonomik kriz çökmüş artan dolar euro ve bilhassa yakıt fiyatlarında ki yükselişe bağlı olarak piyasalar alt üst olmuş halkın büyük bir bölümünün alışveriş yaptığı büyük marketlerde ki aşırı ve kontrolsüz fiyat artışları belimizi bükmüştür. Milletimiz hastalık illetinden sonra bir de geçim sıkıntısı derdine düşmüştür. Çoğu insanımız hastalığı unutmuş akşama eve nasıl ekmek götüreceği hesabını yapmaya başlamıştır.
Çok zor şartlarda hastalık ve ekonomik olumsuzlukları yaşayıp 2021 yılını bitirmiş 2022 den biraz olsun ümitli olmaya başlamıştık ki bu defada ağır kış şartları hayatımızı altüst etmeye başladı. Yağmurların başlaması kar yağışı bizi sevindirmeye başlamışken Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve özellikle de İstanbul da başlayan kar yağışı bir günlük bile olsa koca Mega kenti yerle bir etti. Koca mega kentin altyapısı bir günde çöktü yollar kapandı, araçlar yollarda kaldı insanlar evine ulaşamadı, ısınacağı , gece kalacağı başını sokacağı yer derdine düştü. Yine daha önce kaç defa böyle felaket günlerinde olduğu gibi deprem, sel, yangın ve afetlerde düştüğümüz sıkıntılardan faydalanıp bunu bir fırsat haline getirip insanların çaresizliğinden istifade ederek, insanları zor duruma düşürmek bizim insanımıza, bizim insanlığımıza, bizim insafımıza, bizim vicdanımıza, bizim dinimize sığar mı. Nerede kaldı bizim asırlardan beri getirdiğimiz en güzel hasletlerimizden olan yardımseverlik ve misafirperverlik duygumuz. Kendi insanımız kardeşimiz yolda çaresiz kalmış ona yardım edecek yerde lastik, zincir, çekici fiyatlarını iki üç katına çıkarmak kendine sığınan insanları misafir etmek yerine fiyatları 2-3 katına çıkaran otel sahibi fırsatçılar ülkesi olmuşuz. Yazık çok yazık. Biz günlere kalmışız haberimiz yok. Beğenmediğimiz Avrupa nın gavur ülkeleri pandemi döneminde yiyecek ve hijyen malzemelerinden indirime giderken bizim ülkemizde başta yiyecek ve hijyen malzemelerinin fiyatlarını artırırken bir de bunların sahtesini bile üretmeye başladılar.
Çoğunun beğenmeyip yerden yere vurduğu Osmanlı 623 yıl nasıl ayakta kaldı. Çünkü onun ordusu Mohaç Meydan Savaşında bir ovada üzüm bahçesinden geçerken bir salkım bile üzüm koparmamış, bir salkım koparılan üzümün ücreti aynı ağaca asılmış, 19.cu yüz yıla kadar İstanbul da ne bir cinayet ne de bir hırsızlık olayı vuku bulmamış, ihtiyaç sahibi alsın diye zekât ve sadaka bir yere asılmış, hakiki ihtiyaç sahibi çıkana kadar asıldığı yerde beklemiştir. Ne oldu bize de bu hallere düştük. Aklım bir türlü almıyor. O misafirperver yardımsever, fedakârlık duygularımız nereye gitti, nasıl böyle bir toplum haline geldik. Onun içindir ki çok kazanan da aç sağlıksız huzursuz, az kazanan da aç sağlıksız ve huzursuz yaşıyoruz. En kısa zamanda yine eski güzel hasletlerimize dönüp kaybettiğimiz o güzel adetlerimizi yeniden kazanmamız, bizi ayakta tutan değerlerimizi en kısa zamanda yeniden kavuşmamız gerekiyor. Sağlık ve esenlik dileklerimle.Em Sağ Yazar.Aslan TORUN
Yorum yapın