İdam cezası geri gelmelidir. Biz 
nereye gidiyoruz? Daha önce yazdığım 
bir yazımda sorduğum gibi yine 
soruyorum gerçekten biz nereye 
gidiyoruz. 
Biz nasıl oldu da ‘Yaratılanı hoş gör, 
Yaratandan ötürü ‘ diye bir karıncayı 
bile incitmekten korkan bir halden nasıl 
oldu da böyle acımasız bir toplum 
haline gelebildik. 
Çünkü idam cezası dışında ki hiçbir 
cezanın caydırıcı bir etkisi yok. Cinayeti 
işleyen kişi nasıl olsa birkaç yıl yatar 
çıkarım diyerek veya ömür boyu 
yatarım hayatım garanti altına alınmış 
olur diyerek insan öldürüyor. Oysa ki 
dinimiz ne diyor kasten bir insanı 
öldüren bütün insanlığı öldürmüş 
gibidir, öyleyse bütün insanlığı öldüren 
bir kişi birkaç yıl cezayla kurtulması, 
insanlığa, dinimize, hukuka, vicdanlara 
sığar mı. Bir insanın yaşama hakkını 
elinden alanın en güzel cezası ancak 
ölüm olmalıdır. İdam cezası varken 
ülkemizde bu kadar cinayet işleniyor 
muydu elbette ki hayır. Neden idam 
cezası kaldırıldı malum kişiyi bize idam 
etmemek şartıyla teslim ettikleri için. 
Bizde malum kişiye koca bir adayı 
tahsis ettik bir eli yağda bir eli balda 
adamı besliyoruz. Bir diğer nedeni 
Avrupa birliğine girmek içindi ama 
görüyoruz ki bizi yıllar geçse de 
oyaladıkları gibi, hiçbir zaman o 
Hıristiyan birliğine almayacaklar. Ben 
din adamı değilim ama dini inancım 
gereği ve vicdanımın bana verdiği 
duyguyla idamın geri gelmesini 
istiyorum. 
Yüce dinimiz İslamiyetten önce 
kadın bir mal ve meta olarak 
görüldüğü, alınıp satıldığı ve diri diri 
toprağa gömüldüğü bir dönemden 
sonra kadına en büyük değerin verildiği 
‘Cennet anaların ayakları altındadır ‘ 
diyerek ona en büyük değerin verildiği 
İslamiyet döneminde ve devamında 
Osmanlı döneminde kadına en büyük 
değer verilmiş dinimizin getirdiği güçlü 
müesseselerle bina edilen aile 
yapımızda ne bu kadar boşanmalar ve 
kadın cinayetleri görülmemiştir. 
Canı sıkılmış, morali bozulmuş, 
mutsuzluğa kapılmış bu cinayeti 
işlemiş. Sonra da morali düzelmiş 
rahatlamış. Bir insan bu kadar mı 
canileşir acımasızlaşır vahşileşir. En 
vahşi hayvanlar bile bir başka canlıya 
böyle davranmaz. Allah korkusundan, 
vicdandan, izandan insan sevgisinden 
nasibini almamış bu şahıs hayvanlardan 
bile daha aşağılaşmıştır. Uyuşturucu 
kullandığını ve psikolojik rahatsızlığı 
olduğu için böyle bir cinayeti işlediğini 
söylemiştir. İşin bir ilginç yanı daha 
oğlunun avukatlığını yapan annesinin 
oğlunun hapse değil tedavi için 
hastaneye götürülmesi gerektiğini 
istemesidir. ..Daha buna benzer kadın 
cinayetlerini her gün gazetelerde 
okuyor, haberlerde dinliyoruz.Ben yine 
soruyorum biz nereye gidiyoruz.Ülkemiz 
milletimiz ne haller geldi.Bir insan 
hayatı bu kadar ucuz mu.Biz insana 
böyle mi değer veriyoruz.Biz millet 
olarak ne hallere düştük.İnsan insana, 
erkek kadına, kadın çocuğa, çocuk 
hayvana acımaz oldu, güçlü zayıfa, 
güçlü gücünü yetene zulüm uyguluyor, 
millet tavuk keser gibi insan 
öldürüyor.Adam sarhoş aracına biniyor 
durakta bekleyen insanları öldürüyor az 
bir cezayla kurtuluyor.Cinnet geçirdim 
diyerek suçsuz insanları ve eşlerini 
öldürüyor yine az bir cezayla 
kurtuluyor.Devletten, kanundan, 
milletten, mahkemeden, polisten, 
cezadan ,hapisten korktuğu yok.Manevi 
duyguları kalmamış, insanlıktan 
nasibini almamış, vicdanları körelmiş, 
kalpleri kararmış insanlar dört dönüyor 
etrafımızda.Hapis cezaları ,polisiye 
tedbirler, evden uzaklaştırmalar daha 
başka verilen cezalar hiç kar etmiyor. 
Bu cezaların hiçbirisi ne insanları yola 
getiriyor ne de bu cinayetleri önlemeye 
yetmiyor.O zaman bütün bunların 
önüne geçmenin bir tek yolu var o da 
İdam cezasıdır. Neden idam cezasını 
istiyoruz bunu izah etmeye çalışalım. 
Öncelikle etrafımızda sohbet ettiğimiz 
birçok kişi bu cinayetlerin önlenmesi 
için idam cezasını gelmesini istiyor, yani 
kamu vicdanı bu yönden 
düşünmektedir. 
Sanırım bundan sonra da daha çok 
sormaya devam edeceğiz. Her geçen 
gün artarak devam eden cinayetler 
bitmediği sürece bu soruyu daha çok 
soracağız herhalde. Gazetelerin 3.cü 
sayfa haberlerine bakınca her gün 
işlenen cinayetler ve bilhassa kadın 
cinayetleri artarak devam etmekte ve 
bu haberlerin artık normal karşılanmaya 
başlaması ve günlük önemsiz 
alışılagelmiş haber olma özelliği taşır 
hale gelmesi işin boyutunun her geçen 
gün daha da kötü bir drama 
dönüşmesine doğru gitmektedir. Böyle 
haberlerin, bir insan öldürmenin ve 
özellikle de kadınların öldürülmesinin 
toplumumuz ve özellikle de bizim için 
çok önemli olan ve asırlardan beri bizi 
ayakta tutan en önemli dayanak 
noktamız olan aile müessesimize 
verdiği zararı görmemezliğe gelmek, 
önemsememek en büyük endişemiz ve 
geleceğimiz için en büyük tehlike olarak 
görmekteyiz. Bizi yıllarca ayakta tutan 
en büyük müessesemiz olan aile 
yapımızın her geçen gün biraz daha 
çatırdamaya ve parçalanmaya doğru 
gitmesi ve evlenmelerden çok 
boşanmaların olması ve hepsinden 
önemlisi kadınların öldürülmesi 
geleceğimizin ne kadar büyük bir 
tehlike altında olduğunu 
göstermektedir. Evlenmelerin 
boşanmaların hiç bu kadar çocuk 
oyuncağı haline gelmediği ve hele hele 
kadın cinayetlerin bu kadar arttığı ve 
hepsinden önemlisi de bunun gayet 
normal sıradan bir hale geldiği bir 
dönem hiç olmamıştır. 
Modernleşiyoruz, çağdaşlaşıyoruz, 
gelişiyoruz, Avrupalılaşıyoruz derken bu 
hallere neden düştük. Burada yeri 
gelmişken birkaç cinayet haberini 
kısaca anımsatmak istiyorum. Daha 
yakın zamanda işlenen bir kadın 
cinayeti bizi yüreğimizden vurdu. 
Ayrıldığı eşinden konuşmak için çağıran 
adam eski eşini çocuğunun önünde 
bıçaklıyor, kadının ölmesini beklerken 
çocuğunun- yapma baba ne olur ölme 
anne diye yaptığı yürek yakan 
çığlıklarını duymuyor bile. Hayvan bile 
eşine yavrusuna böyle zalim 
davranmaz. Böyle birisine insan 
denebilir mi. 
Yine yakın zamanda daha birkaç 
gün önce yine buna benzer bir cinayet 
adeta kanımızı dondurmuştur. İstanbul 
Ataşehirde Can Göktuğ isimli biri 
tarafından samuray kılıcıyla hiç 
tanımadığı suçsuz, günahsız hayatının 
baharında ki 28 yaşında mimar Bahar 
Cengiz adındaki kızı defalarca kılıcını 
saplayarak öldürdü. İşin acı tarafı bu 
insanlıktan nasibini almamış adamın bu 
cinayeti anlatırken ki rahatlığı ve 
acımasızlığı. 
Ben hukukçuda değilim ama 
yukarıda değindiğim birçok nedenle 
idam cezasının geri gelmesini istiyorum. 
Bir şeyi burada bir kez daha 
tekrarlayarak yazımı bitirmek istiyorum. 
İdam cezası geri gelmediği müddetçe 
bu cinayetlerin önüne geçmek mümkün 
olmayacaktır. Biz idam cezasını geri 
gelmesini başından beridir istiyor ve 
bunu defalarca yazıyor, dile getiriyoruz. 
Ülkemiz insanlarının da büyük 
çoğunluğunun bu kanıda olduğunu 
biliyorum. Bunu köşemde, 
telefonumda, birebir görüşmelerde ve 
nerede olursa olsun herkesle tartışmaya 
da hazır olduğumu belirtmek istiyorum. 
Sağlık ve esenlik dileklerimle.