Bıktık artık. RTÜK aranıyor. Bu konuda daha önce de yazmıştım. Ama ne yazık ki RTÜK ya ortalarda yok ya da yazdıklarımızı veya ekranlarda ki bu rezil programları yayınlayan kanaları izleyen milyonlarca seyirciyi hiçe sayıyor. TV de yayınlanan yemek yarışmaları artık bıktırdı ve kabak tadı vermeye başladı. Evet, hayatımız bir yarışma ve koşuşturma, hem de kıyasıya bir yarışma. Bilgide, ahlakta, merhamette, irfanda yarışmak çok güzeldir. Ufkumuzu geliştirir, bilgilendirir, olgunlaştırır, gelecek adına cesaret ve güven verir bize. Bunun en güzel örneği ATV de yayınlanan uzun soluklu dünyada ve bizde de ilgiyle ve beğeniyle izlenen ‘Kim milyoner olmak istiyor ’yarışmasıdır. Yine bir kanalda yayınlanan ‘Bir şansım olsa’ programları gerçekten izlenmeye değer. Ancak bunun yanında toplumumuzu olumsuz etkileyecek, sıkıntı veren, bıktıran öyle yarışma programları bulup milletin önüne koymaya başladılar ki bıkkınlık vermeye başladı.
Yıllar önce kutsal aile yapımıza, ahlak ve örfümüze ters düşen evlilik programlarına son verildi ama şimdi de başka yarışma programları bulmaları bulmakta zorlanmadılar. Moda programları, ev eşyası yarışması, kılık kıyafet yarışması ve son olarak ta mantar biter gibi soframıza konulan yemek yarışması programları.
Korona nedeniyle çok sıkıntılı günler geçirdiğimiz bu günlerde özellikle kadın izleyiciyi ekrana çekmek için yaptığı yemek yarışması programları artık toplumumuzun ahlakını, gelenek, örf ve adetlerimizi tehdit etmeye başladı. Kanalların çoğunda yayınlanan dizilerde sanattan önce kılık kıyafetiyle dikkat çekmek sözde sanatçıların uygunsuz kıyafetleri aile yapımıza ters düşen karı koca ilişkileri veya aldatma ihanet konularını içeren bir sürü diziler. Güya evlilik programları yayından kaldırıldı ama yine bir kanalda yapılan programda istediği kızla evlenmesine razı olmayan annesine olmadık laflar eden, annesine hakaret eden bir evlat, yine evlenmek istediği erkeği istemeyen annesine olmadık laflar söyleyen bir kız evlat, daha neler neler.
Kimsenin yaptığı yemeğe karıştığımız, bir şey dediğimiz yok şüphesiz. Belki yemek yapmasını bilmeyip öğrenmek isteyenlere faydalı da olabilir. Bizim diyeceğimiz bizim hanımda dahil olmak üzere çoğu hanımların TV nin başına oturup akşama kadar bir yarışma programına başlayıp o bittikten sonra diğerine geçerek bunların hastası olmaları. Gündüzleri bir kanalda başlayan ‘Gelinim mutfakta’ programı bittikten sonra bir başka kanalda bir başka yemek programında gelinler yemek yapıyor kaynanalar gelinlere puan veriyor. Ucunda bir küçük altın veya bir miktar para bulunan yarışmacıların yaptığı yemeklere puan verdikleri saçma yarışmacılarla ilgili tuhaflıklar. Her yöreden insanların katılabildiği bu yarışmalarda sofralara konan yiyecek ve yemeklerle ilgili öyle kavgalar öyle kötü yorumlar yapılıyor ki insan gerçekten utanıyor, üzülüyor ve kaygı duyuyor.
Gelininin yaptığı yemeği tanıyamayan veya beğenmeyen, kaynanasının verdiği düşük puan için milyonların önünde yapılan gelin kaynana kavgaları, yine Allah ın nimetini sofrada biraz yedikten sonra evire çevire burun kıvıran, tabağı iten ‘beğenmedim, iyi pişmemiş, güzel değil, sevmedim, kokuyor diyerek düşük puan vermekten öte yemekleri aşağılayan, bir sürü lafla kusur bulan yaşlı teyze ve annelerin bu durumlarına hem şaşırıyor hem de üzülüyorum. Bu toplumu, ailemizi ve mutfağımızı ayakta tutan dünyaya örnek olmasını sağlayan bu anneler değil miydi. Sofra adabını,güzelliği , şükrü ,nezaketi,kul hakkını, nimete saygıyı,bize öğreten ,açları doyurmak için çırpınan bu anneler değil miydi?
Göremediğimiz ve bilemediğimiz bir el en kıymetli bildiğimiz ailemize ve mutfağımıza göz dikmiş en güvendiğimiz değerlerimizin canına okuyorlar. Alt tarafı ucundaki beş kuruşluk para için sofradaki nimete gözü kapalı saldırıyorlar bu muhterem anneler.
Kutsal değerlerimiz bir bir yıkılıyor ve gittikçe yozlaşıyoruz. Örf ve adetlerimizden uzaklaşıp kopmaya başladığımız için toplumsal ahlakımız alarm vermeye başladı. Ama şunu hiç unutmamak lazımdır ki milli kültürümüz ancak kadınlarımız ve analarımız sayesinde hayat bulmaktadır. Analarımız bu milletin en sağlam dayanağıdır.
Kültür örf ve adetlerimizin, ailemizin ve mutfağımızın böyle programlar vasıtasıyla direncinin kırılması durumu bilmem ki ‘RTÜK’ denen kurumu ilgilendiriyor mu? Bunlar ne iş yaparlar acaba.
Biz ki yere düşen bir ekmek parçasını başımıza koyup kenara kaldıran bir medeniyetin çocuklarıyız. Allahın verdiği her nimeti kutsal bilip kusur aramayan ve yediğimiz her nimet için Allaha şükreden bir ümmetin efradıyız. Allah ın verdiği nimeti aşağılama itme kakmaya hakkımız var mı? Sağlık ve esenlik dileklerimle..
Yorum yapın