Yazılarımı bu sütunlarda günü gününe takip eden siz saygıdeğer sadık okurlarım mutlaka anımsayacaklardır; Yaklaşık on dört yıldır, cumartesi günleri yayımlanan ‘HAFTASONU’ yazılarımda kasvetli sayılabilecek özellikle siyasi içerikli polemik yaratacak konulara değinmemeye, girmemeye dikkat ediyorum. Onun yerine cumartesileri kıssadan hisse kapılacak hatta ibretlik sayılabilecek kısa öyküler ve fıkralara yazılarımda yer veriyorum. Bugün ise diğerlerinden çok daha farklı bir “Haftasonu yazısı” kaleme almaya karar verdim. Umarım beğeniyle ve zevkle okursunuz. İnternet üzerinden özellikle aşk ve sevgi üzerine yaşama dair şiirler, fıkra ve makaleleri derledim. Bunlardan bazılarını aşağıdaki satırlarda sizlerle paylaşacağım. Ünlü İngiliz düşünürü ve ozanı Oscar Wilde ile başlıyorum;

Bir şarkı gibiyim sen de diline dolanan
Yarına melodisi dahi hatırlanmayan
Aşk olur mu hiç?
Kalpten kalbe dokunmadan!

Şeytan yalnızca sunar, insan ise isterse seçer!..

Demiş İngiliz ozan yaşamın içinde insana ve aşka dair. Dünyaca ünlü bir başka düşünür, şair ve yazar Marcel Proust ise sevgi ve aşk üzerine şöyle sıralamış dizelerini;

Sevdiğimiz zaman aşk, o kadar büyüktür ki, bir bütün olarak içimize sığmaz;

Sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran bir yüzey bulur;

İşte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geriye dönüşüdür;

Bizi gidişten daha fazla etkilemesinin büyülemesinin sebebiyse kendimizden çıktığını fark etmeyişimizdir…
Yaşama ve yaşamın içinde insana dair zamanının ünlü bir bilgesine iki soru yöneltmişler, birincisi; ‘insanoğlunun seni en çok şaşırtan davranışları nedir?’ Bilge kişi hemen tek tek sıralamış; ‘çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de doktorlara onca para öderler. Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşayabilirler. Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölüp giderler!’ Diye…

Sıra gelmiş ikinci soruya; ‘Peki tüm bunlara karşın sen ne öneriyorsun?’

O yüce bilge kişi yine hemen sıralamış; ‘Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. Önemli olan; hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır. Sizi seven çok kişi vardır ama onlar duygularını nasıl ifade edeceklerini bilmeyebilirler. Bazen başkaları tarafından affedilmek yetmez, siz de kendinizi affedebilmelisiniz…’

Ünlü şair, modern zamanların halk ozanı Ümit Yaşar Oğuzcan ise hayatın içinde sevgiye dair bir şiirinde şu dizeleri sıralamıştır, çok büyük bir duygu yoğunluğu içinde;

“Boşuna değil her dakika seni hatırlayışım, boşuna değil her akşam içime bir garipliğin çökmesi. Bu şehrin bütün sokaklarında yana yıkıla, seni aramam boşuna değil. Boşuna değil 'pazarları' sevmeyişim. Durup, durup içimin kararması, gözlerimin dolması apansız, boşuna değil…

İnan, boşuna değil sevdiğim; bu dalıp, dalıp gitmeler, bu dayanılmaz özlem, bu sevda boşuna değil!..
Kolu kanadı kırık bir serçeyim senden uzakta, suyu kesilmiş bir çeşmeyim, bir gece lambasıyım, kırılmış, sönük, biliyorum her şey seninle güzel, her şey seninle büyük, inan sevdiğim, inan!..
Yıllardır aradığımsın, ömür boyu beklediğimsin. Ben bir martıyım, yalnız ve küçük, sen dalga, dalgamsın, denizimsin, koşmak sana doğru ve yaşamak senin için ve de katlanmak her şeye seninle, tek başına değil. İnan sevdiğim, inan, seni bunca sevmem boşuna değil…”

Sanat ve Kültür dünyamızın bilge ismi gazeteci, yazar Sunay Akın ise sevgi üzerine yaşam felsefesine ışık tutacak şu tümceyi kurmuş; “Bazen dünyanın en zor mesleğidir. Kendi duygularına tercüman olabilmek!..”

Gerçi yakıcı sıcakların kavurduğu yaz aylarını henüz yeni geride bıraktık Eylül’ün başındayız ama çoğunlukla ilkbaharda yüzünü göstermeye başlayan yaşama sevinci, sonbaharda belirginleşen hayatın içinde daima var olan hüzünlerde olduğu gibi bendeniz de bugünkü yazımda nedenini şu an pek bilemediğim bir romantizm yoğunluğunda farklı bir hafta sonu yazısı kaleme almaya çalıştım. Beğeniyle okumuş olduğunuzu umuyorum!..