MİLLET DEVLET EL ELE

1940 yıllarında Müslüman ülkemizde yeni yeni kurulmaya başlayan çeşit çeşit bankalarla önce büyük, küçük sanayicileri ve sonra pek çok vatandaşlarımızı bu büyük günahlardan sayılan faiz belası aynen zamanla sigara alışkanlığı gibi ülkemizin dört bir tarafına böylece yayılmış oldu. Bu yükselen faiz önce sanayilerimizi ve ekonomilerimizi maalesef Haçlı düşmanlarımıza göre ülkemizin çok geri kalmasına sebep olmuş.

         Eğer o günkü tek parti CHP hükümeti isteseydi faiz haramdır diyerek, faiz belasını ülkemizin üstünden tamamen kaldırmanın bir formülü arayıp bulabilmiş olsaydılar şimdi ülkemizde faiz diye bir şey olmazdı. Fakat faizi kaldırmak şöyle dursun o yıllarda CHP ezanla Kur'an ile uğraşırken devletimizin güvenliğini sağlayacak doğru dürüst savunma sanayilerimizle bile hiç ilgilenmediği gibi birde Nuri Demirağ'ın yaptığı uçakların yapılmasına engel olmuşlar.

         Yine 1961 yılında aynı CHP zihniyetinde olan bazı darbeci generaller o günkü Devrim marka otomobillerimizin yapılmasına, fabrikaların kurulmasına da engel olmuş oldular. Böylece ülkemizde pek çok üretimlerin yolu kapanırken faiz lobileri de ülkemizde yavaş yavaş doğmaya başladı. Tabi birde buna dışarıdan para cambazları dış güçler, akın akın ülkemize gelmeye başlayınca zamanla başta para babaları üretimle alın teri ile değil, çalışmadan, paradan para kazanmaya başladılar ve böylece vatandaşlarda büyük günahlardan olan faizin adını yumuşatarak kredi ile ev aldım, araba aldım, kredi kartı aldım diyerek pek çok Müslüman vatandaşlar da kendi kendini kandırmaya başladılar.

         Bir ülkede kalpler gönüller, faizsiz sermayeler ile birleşmezse o ülkenin bu dünya da yüzü gülmez öbürkü dünyalarını bilemem iki kardeşin bir araya gelip sermayelerini birleştiremediği bir ülkede kolay kolay faiz kalmaz. Bu durumda kim derse ki ben faizi düşüreceğim ve tamamen kaldıracağım demesi adeta öküzün altında buzağı aramasına benzer.

         Faizi ülkeden kaldırmanın tek yolu eğer biz dövizin, altının, faizin, enflasyonun yükselişinden kurtulmak istiyorsak mesela örnek olarak ülkemiz de devletimiz önce, deneme mahiyetinde bir pilot şehir seçsin bu şehir de devlet öncelikle 2 veya 3 faizsiz banka kursun, bu bankalar kimseye kredi vermek için değil, bu bankalar sadece müteşebbis her türlü girişimci, güvenilir ortaklıklarla, şirketlerle, kobilerle her çeşit iş adamlarıyla faizsiz sermayeleri, devletin faizsiz bankalarında birleştirerek.

         Öncelikle bu seçtiğimiz şehirde 100'e yakın çeşitli marketler açarak devlet, millet olarak işe başladığımız düşünelim tabi. Herkesin koyacağı sermaye karşılığında alacakları kâr ile itinalı uzman kadrolar eşliğinde bir çalışma sistemiyle fazla değil 1-1,5 yıl içerisinde bugünkü marketlerin satış fiyatlarından %30-%40 gibi daha düşük fiyatlarla her türlü gıda ve mamul satışlarının yapılabileceğini şimdiden sizlere garanti edebilirim.

         Çünkü herkesin bildiği gibi bugünkü marketlerin halkımıza acımasızca çok yüksek fiyatlarla satışlar yapmalarından dolayı ülkemizdeki enflasyonun yükselmesine belki de bugünkü marketler sebep olmaktadırlar. İşte ülkemizde bu faiz enflasyon, altın, dövizin düşürebilmesi için devletin faizsiz bankaları ile  milletin faizsiz sermayeleri artık öncelik birkaç bankalarda birleştirerek o bankalardaki uzman kadrolar eşliğinde bir büyük ortaklık kurmak şart.

         Tabi sadece marketçilik değil, bilhassa inşaat üzerine ve sanayilerin her türlü imalat ve üretimlerinde zamanla hayvancılık, tarım, süt, peynir, et şeklinde entegre tesisler kurarak ülkemizde her türlü üretimi faizsiz şekilde arttırmamız şart. İşte böyle güvenilir girişimcilerle ve her türlü ticaret erbapları ile kâr ve zarar şeklinde alın teri, emek ile helal kazançlar ile ve güçlü inancımızla bu faiz belasını ancak böyle ülkemizden kaldırabiliriz çünkü yıllar önce devletin kendi başına kurduğu bütün fabrikalar yatırımlar o günkü siyasetçilerin adam kayırmacılığı yüzünden hep çar-çur edilerek görev zararı adı altında ülkemize büyük zararlar vermişti.

         Eğer özelleştirmeler olmasaydı belki de devlet iflas etmiş olacaktı. Devlet istenilen şekilde ne ülkenin kalkınmasında başarılı olabildi nede yıllarca faizi ortadan kaldırabilmişti. Tabi öte yandan TUSİAT'çı, sanayici iş adamlarımız, üniversiteler ülkemizde ne savunma sanayilerinde nede teknolojilerde ülkemizi bir adım bile ileriye götüremediler ve maalesef bu TÜSİAT'çılar, siyasetle,  bankacılık, faizcilik üzerine çalışmalar yıllarca yapa gelmişler.

         Örneğin hep montaj arabalar yapmışlarda bir türlü kendi milli arabamızı yapmaya hiç çalışmamışlar. Bu durumda bize anlatıyor ki devleti idare eden siyasetçiler bugüne kadar faizi tamamen kaldıramamışlar, sanayilerde istenilen adımları atamamışlar.

 

 

          TÜSİAT'çılara gelince aynen onlarda bankacılıkla, siyasetçilikle uğraşırken istenilen sanayiler ve üretimler yapılamadığından böylece ihracatımızı da artmamış oldu. Bu durumda tek çare devletin faizsiz bankaları ile milletin girişimci şirketleri ile birlikte el ele her türlü sanayilerle üretimlerle iş birliğiyle faiz denen bu günahı ülkemizden ancak biz böyle kaldırabiliriz. Bunun dışında faizi indireceğim, kaldıracağım diyenler öküzün altında buzağı araya dursunlar. Fakat faizi kaldırmak için ciddi çalışmalar yapmayan milletvekilleri ve onları seçen seçmenler faiz içinde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın veballerini belki de omuzlarında taşıyarak öbür dünyaya gidebilirler.

        

 

"Sermayesi faiz olan kaybetse de kaybetmiştir, kazansa da kaybetmiştir."

"Bankalara sol ayağınla gir, sağ ayağınla çık"