MAZİ KALBİMDE YARA
Kardelenler nevruzda, açar çiğdem çiçeği
Su yürür servilere, uçar kısmet böceği
Süzülür kar suları, buz olur içeceği
Arı oldum çiçeğe, özlemim balda kaldı
Duruşunda asalet, sanki suna göllerde
Olgun kiraz dalında, yeryüzünde güllerde
Keklik gibi kınalı, tırnakları ellerde
Kemer oldum beline, hasretim belde kaldı
Göl gibi durgun hâlim, okyanus kadar derin
Duygularım imbattır, sahillerdeki serin
Ölmeyen aşk sevgidir, gurur taşırken erin
Hüzünlü vedalarda, hâtıran elde kaldı
Yüce dağlarda ceylan, sürmeli kömür gözün
Yanıltıyor bakışın, aşkı taşıyan nazın
Baharın menekşesi, katmerli açar yazın
Munis sevecen gönlüm, kararsız halde kaldı
Aşk için yeryüzünde, onca söylenen sözün
Kar beyazı papatya, açılan beyaz yüzün
Lale sümbül şakayık, tablo seyreden gözün
Aşinayım yeşile, gözlerim alda kaldı
Güneş doğarken gündüz, dalarım hülyalara
Bakışım taşır beni, bayır çıkan yollara
Gülkurusu akşamlar, yenilirken yıllara
Gece gündüz umudum, tesellim telde kaldı
Senfonik çalgılarda, ritim tutar gönüller
Soprano çığlığında, alkış tutarken eller
Aşk mâbedi salonda, gözlerde açan güller
Serçe serenâtında, gözlerim dalda kaldı
Şehir şehir aradım, izini bulmak için
İsyan aşkın vebali, kırgınlık neden niçin
Âşiyandır yuvamız, diyorum biraz düşün
Seyyah oldum âlemde, umudum çölde kaldı
Kaderimle yasaklı, yürümedik el ele
Sevenlerin vuslatı, aşkın mâbedi kıble
Ne umutlar taşıdım, neler yükledim kalbe
Nakış koydum halıya, nazarım çulda kaldı
Ne zaman yıldız tutsam, biri mutlaka akar
Gök yarılır ikiye, kızıl yıldırım çakar
Kabus olur görünür, hayâli camdan bakar
Cismü cânım cezada, bedenim korda kaldı
Rumuz: MÂZİ–945
Yorum yapın