Bir gün yaralı bir kuş Hazret-i Süleyman’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hazret-i Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır. Ve ona sorar;
- Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?
Derviş kendini savunur;
- Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada da kanadı kırıldı.
Bunun üzerine Hazret-i Süleyman kuşa döner ve der ki:
- Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?
Kuş tekrar kendini savunur:
- Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allahtan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.
Hazret-i Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesi için emir verir:
- Kuş haklı. Kolunu kırın!
Kuş o anda öne atılıp der ki:
- Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın!
Hazret-i Süleyman sebebini sorar.
- Kuş sebebini şöyle açıklar.
- Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar... Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın... Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.

HAŞHAŞ (HAŞKEŞ)
Haşhaş bitkisinin üretiminin çok eski zamanlardan beri yapıldığı bilinmektedir. Milattan 5 bin yıl önce, Sümerlerin lisanında haşhaşın mevcudiyetine dair deliller mevcuttur. Asuri kabartmalarında da haşhaş resimleri görülmektedir.
Tohumları çok yağlıdır ve yağı çıkarılarak yiyecek ve başka şeylerde kullanılır. Tohumları barındıran etli çeperi çizilince, süt gibi bir sıvı sızar, havaya değince yavaş yavaş katılaşarak esmer bir renk alır. Buna Afyon Sakızı denir. Çoğu analjezik narkotiklerin (uyuşturucuların) kaynağı olan afyon sakızının muhtevasında başlıca morfin, kodein, noskapin, papaverin, tebain ve mekonik asit bulunur. Bunun için Türkiye'de haşhaşın ekimi ve alımı, devlet kontrolü ve izni altındadır. Yıllık 12.000 ton kadar haşhaş ekimi yapılır. Bunun büyük bir bölümü Afyon ili sınırları içindedir.

NENE HATUN
Türk kadınının kahramanlık sembolü olan Nene Hatun, 1857’de Erzurum’da doğdu. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar, Erzurum’a kadar gelmişlerdi. Şehrin savunması sırasında Erzurumluların kadınlı erkekli yaptığı mücadele, tarihin şanlı sayfaları arasındadır. Aziziye Tabyasını geri almak için taş, sopa, kazma, kürekle gırtlak gırtlağa yapılan mücadeleye Nene Hatun da çocuklarını evde bırakarak katılmıştı. Nene Hatunun oğlu da Çanakkale’de şehit olmuştur. 1955’deki Anneler Günü’nde, “Anneler Annesi” seçilen Nene Hatun, aynı sene 98 yaşında vefat etti.