Dün, Balıkesir’imizin Yunan işgalinden kurtuluşunun 102. Yıldönümünü kutladık. Balıkesir’in kurtuluş bayramı 6 Eylül, aynı zamanda ‘tülü tabaklar’ bayramıdır biz Balıkesirliler için…

Bizim için çok ayrı bir önemi ve coşkusu vardır 6 Eylül’ün…

Dediğim gibi; 6 Eylül denince, akla ilk gelen ‘tülü tabaklar’ olur. Çok uzun yıllar ‘tülü kabaklar’ olarak bildiğim ve bu şekilde telaffuz ettiğim ‘tülü tabaklar’ dünyada ve ülkemizde bir başka benzeri bulunmayan, yalnızca Balıkesir’e özgü silahsız kahramanlarımızdır…

Silahsız kahramanlarımızın şanlı tarihine, bu vesileyle biraz değinmek isterim. Rahmetli dedemden dinlediğim kadarıyla, işgal yıllarında deri ustalarının, tabakların keçi ya da koyun postu, atkuyruğu, baca kurumu, çanlar ve uzun isli değneklerle korkutucu bir görünüme bürünerek, Yunan askerine karşı yaptıkları silahsız mücadele ve savunmalarıyla efsaneleşmişler, böylece 6 Eylül Kurtuluş bayramımızın sembolü haline gelmişlerdir...

Çocukluğumda ve sonrasındaki yıllar, 6 Eylül Kurtuluş Bayramlarını adeta iple çeker, dört gözle beklerdik. O coşkulu kalabalık, o heyecan, sevinç ve haklı gurur, o kadar yoğun, o kadar birbirinin aynıydı ki, birlik ve beraberlik içinde ‘milli duygular’ tam da olması gibiydi. Gayet samimi, çıkarsız ve hep birlikte… Hatta köylerden, ilçelerden gelirlerdi akın akın, bayramın coşkusunu izlemeye ve ortak olmaya…

İstasyon meydanı erken saatlerde hınca hınç dolar ve bayram, geçit töreniyle gerçekleştirilirdi. Bando takımları, mehteranlar, gazilerimiz, cepheye mermi taşıyan köylü kadınlarımız, askerlerimiz, tülü tabaklarımız kortej eşliğinde geçer, öğrenciler kurtuluş gününü temsilen gösteriler düzenlerdi. Senede bir gün, kurtuluş günü etkinliklerinde gördüğüm tülü tabaklar, beni hep çok korkutmuştur. Hatta çocukken, onların aslında insan olduğuna bir türlü ikna olamazdım. Kalabalığın içine daldıklarında atılan o çığlıklar, kaçışmalar, panik havası, çocukluk aklı işte, beni çok ama çok korkuturdu. Tabi büyüdükçe o acayip yaratıkların aslında insan olduğuna kanaat getirdim. Hatta içlerinde bizim mahallenin gençlerinin de olduğunu öğrenince korkularım tamamen geçmişti ama onların isli değnekleri kıyafetlerime değmesin diye hep bir tedirginlik ve heyecan yaşamışımdır yıllarca…

Bayram bittikten sonra, ‘tülü tabaklar’ gösterilerinin finalini mahallemizde yaparlardı. Tef, davul ve zurna eşliğinde hep birlikte oynarlar, çaylarını içerler, toplanan mahalleliye, çoluk çocuğa sataşırlar, gülüş cümbüş, çığlıklar ve alkışlar içinde gösterilerinin finalini tamamlar ve giderlerdi. Onların misyonuydu aslında korkutmak…

Tıpkı yıllar öncesinde Yunan askerini korkutup kaçırdıkları gibi. Hem de ellerinde silah dahi olmadan…

Tülü tabaklar Balıkesir’imizin, bayramımızın sembolü, vazgeçilmezi…

Bizim kültürel mirasımızdır tülü tabaklar…

Yöresel bir şölen içinde kutladık yıllardır 6 Eylül Kurtuluş Bayramlarımızı… Günümüzde aynı duyguları ve aynı tadı vermese de bayramlar eskisi gibi olmasa da, umarım ve dilerim ‘tülü tabaklar’ efsanesi, sürdürülebilir bir geleneğimiz olarak gelecek nesillere taşınsın ve her daim hayat bulsun. Geçmişten geleceğe açılan pencere ‘tülü tabaklar’ geleneği devam etsin…

Balıkesir’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun 102. Yıldönümünde, başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve kahraman silah arkadaşları olmak üzere, topraklarımızı vatan yapan şehitlerimizi, atalarımızı, dedelerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla bir kez daha anıyorum. Bu kahramanlık destanının yıldönümünde, Balıkesir halkının da dünkü kurtuluş bayramını tüm yüreğimle, içtenlikle kutluyorum…