KÖPEK ISIRMALARI VE KUDUZ

Bu günlerde medyanın gündemini meşgul eden ve bizleri çok üzen bir konuya değinmek istiyorum. O da artan köpek ısırmaları ve kuduz vakaları.

Bu günlerde gazetelerin 3.sayfalarının da en fazla kadın cinayetleri ve köpek ısırmaları haberleri işgal etmektedir. Bir yandan son günlerde artan köpek ısırma vakaları kuduzdan ölümler ve bir yandan da hayvan haklarını insan haklarından daha kıymetli gören hayvan severlerin insan hayatından, hayvan hayatını daha değerli gören hayvan severlerin mücadelesine dönüştü. Artan köpek ısırma vakaları ve birkaç önce 9 yaşında ki bir çocuğun kuduzdan ölmesi artık işin ciddiyetini iyice ortaya çıkardı. Şehirlerde sokaklar, caddeler ve bazı köylerde insanlar başıboş dolaşan her an tehlike saçan, saldırmaya hazır köpeklerle doldu. İnsanlar geceleri sokağa çıkmaya ve özellikle de çocuklar okula bir tarafa gidemez hale geldiler.

Türkiye, çocuk kadın adam onlarca vatandaşını sahipsiz köpeklere kurban verirken küçük bir azınlığı oluşturan “Hayvan severler lobisinin” dayatmaları yüzünden ülkenin sokakları adeta köpeklere terk ediliyor. Kimi sevimli dostların sivri dişleri ve pençeleriyle kimi dört ayaklı canlardan kaçarken bir aracın çarpması sonucu, kimi koşarak üzerine gelen vahşileşmiş köpeklerin saldırısından kurtulmak için yüksekten atlamak zorunda kalırken kimi de kuduz mikrobu taşıyan bir sokak köpeğinin ısırıkları yüzünden hayatını kaybeden onlarca insana rağmen sokak köpeklerini savunan hayvan severlerin tepkilerinden korkan belediyeler ve sorumlu kuruluşlar harekete geçemiyor. Hayvan severliği toplum sağlığını tehlikeye atmak zanneden köpek saldırılarında hayatlarını kaybedenleri suçlayan grubun propagandasının etkisinden kurtulması için daha kaç köpek saldırısında kaç çocuk, kadın, adam kurban gidecek.

Konuya örnek olması bakımından bir gazetenin 3.Sayfasından okuduğum bir haberi sizinle paylaşmak istiyorum. Eskişehir’in Tepebaşı ilçesinde bir vatandaş fast food dükkanı önünde kendisini ısıran köpeğe korkuyla tepki verdi. Köpeği uzaklaştırmak isterken salladığı ayağı köpeğe isabet etti. Olayı gören vatandaşlar şahsa tepki göstererek niçin tekme attığını sordu. Adam, köpeğin kendisini ısırdığını ve bunun için tekme attığını söyledi. Ancak sokakların köpek terörüne terk edilmesini isteyen ve yemek yiyen bir grupla başlayan sözlü tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Köpek mağduru bir anda kendini gözü dönmüş sözde hayvan sever kalabalığın arasında buldu. Adeta meydan dayağı atılan şahıs olay yerinden canını zor kurtararak uzaklaşabildi. Adamı püskürten hayvan severler köpeğe sarılarak sakinleştirmeye çalıştılar.

Bir başka benzer olay da bir yakınımızın anlattığına göre yeğeni gittiği bir akrabasının evinde daha bahçeye girer girmez zayıf bir zincirle bağlı olan kurt köpeğinin saldırısı sonucu çok hırpalandığını, ev sahibi ve yakınları tarafından canını zor kurtardığı ve on gün hastanede yattıktan sonra ölümden döndüğünü anlattı.

Yine kendimden örnek vermek istiyorum bu yaz gittiğim köyümde komşumuzun köpeğine birkaç defa ekmek yiyecek bir şeyler verdiğim için dışarı da evden uzakta koşa koşa yanıma gelmiş başını okşadığımda kuyruk sallayıp hoşuna gitmişti. Yine bir komşumuzun köpeğinin yanından geçerken sahibine –Bir şey yapmaz değil mi diye sorduğumda –gel gel bir şey yapmaz deyince rahat bir şekilde yürüdüğümde tam yanından geçerken elime saldırıp ısırması bir oldu. Kanayan elimi zor kurtarıp- hani bir şey yapmaz neden ısırdı diye sahibine çıkıştığımda gayet pişkin bir şekilde –Seni yabancıladı ondan ısırdı diye kendini savunmaya kalktı. Ben yine köpeğin aşılı olup olmadığını sorunca kaçamak bir şekilde –Birkaç yıl önce sanırım bir aşı yapılmıştı ama kaç yıl önceydi tam hatırlamıyorum diye cevap vermişti. Ben yine kendisine inanmamış hemen ertesi gün Şavşat a gitmiş, aşımı olmuş üç aşımı tamamlayınca ve aradan 10 gün geçtikten sonra köpeğin yaşadığını ve sağlam olduğunu öğrenince aşımı kesmiştim. Yani diyeceğim o ki hiçbir köpeğin iyice bilmeden tanımadan ne yanına yaklaşın ne de sakın ellemeye, okşamaya kalkışmayın.

Bizim kültürümüz, geleneğimiz ve adetlerimizde evde köpek beslenmeyip sadece üç şey için köpek bakılır. Bunlardan biri ava meraklı olanlar avcılıkta kendilerine yardımcı olsun diye köpek beslerler. İkincisi çobanlar yanlarında köpek götürürler sürüyü yabani hayvanlardan korusun diye, üçüncüsü de bilhassa köy yerlerinde köpek avluda beslenir evi hırsızdan yabancıdan korusun diye. Bu saydığım şeyler dışında evde köpek beslenmez. Zaten köpek hangi amaç için beslenirse beslensin bahçeden içeri girmez dışarı da yapılan bir kulübede kalır evin içine alınmaz. Ancak günümüzde özellikle şehirlerde Avrupalılaşmak modernleşmek ve entelleşmek uğruna evlerde köpek kedi beslenmesi moda haline gelmeye başladı. Kendi çocuğuna, anne babasına bakmak istemeyen, onları huzur evine terk edenler evlerinde kedi köpek beslemeye başladılar. Bir yakınına göstermedikleri sevgi ve ihtimamı onlara göstermeye başladılar. Bir fakire bir yoksula bir kuruş sadaka vermek istemeyen bu hayvan severler kedisinin, köpeğinin mamasına, ciğerine yüklü paralar harcamadan çekinmiyorlar.

Bu iş için başta Belediyeler olmak üzere herkesin çaba göstermesi gerekir. Başıboş köpekler toplanıp barınaklarda beslenmesi ve muhakkak aşılanmaları gerekmektedir. Köpekler ve kediler kısırlaştırılmaları ve özellikle de okul yollarına başıboş salıverilmemeleri gerekir. Öldürmek çare değildir. Öldürmekle zaten bitecek değillerdir ve onlarda bir can taşımaktadırlar. Köpeğin doğasında saldırganlık olduğu için özellikle çocukların sahipsiz, başıboş köpeklerden uzak tutulmaları gerekmektedir.

Sağlık ve esenlik dileklerimle.

 

Aslan TORUN