Her kalp kendi rengini yansıtır, herkes içindekini anlatır…

Bazı insanlar vardır, herkesi kendi gibi sanır. Dürüst olan, herkesin dürüst olduğunu düşünür. Kalbi kırık olan, başkalarının da kolay incindiğini bilir. Kötü niyetli olan da her durumda bir kötülük, bir hinlik arar. İşte tam da bu yüzden ‘Kişi kendinden bilir işi’ demiş atalarımız…

Her göz kendi gördüğünü anlatır, işte o göz nasıl görüyorsa…

Karşısındakinin niyetini, kendi art niyetiyle yorumlamak sadece insanın kendini ele verir aslında…

Ne zaman birinin yorumu, tahmini ya da davranışı fazla suçlayıcı ya da fazla şüpheci gelirse bana, içimden ‘Acaba kendini mi anlatıyor’ diye geçiriyorum. Çünkü insan en iyi kendi bildiği şeyi yansıtır. Fitne- fücur, hinlik, entrika, pişkinlik, yüzsüzlük, iftira…

Bu yüzden bazen birinin bizim hakkımızda söylediği şeyler, aslında onun kendine dair bir itirafıdır!..

Bu atasözünü sık sık hatırlamak lazım…

Çünkü başkaları hakkında düşündüğümüz her şeyin, kendimizle ne kadar ilgili olduğunu fark ettiğimizde, daha dikkatli oluruz. Ön yargı ile değil, empatiyle yaklaşırız. Belki de dilimize dökülmeden önce, kalbimizden geçenleri biraz tartarız…

Bir iş yaparsın, bir adım atarsın ya son çare olduğu için ya da öyle olması gerektiği için. Ama birileri senin ne düşündüğünü sormadan, neden yaptığını bilse bile, işine gelmediği için, anlamak istemediği için başlarlar yorumlara, daha doğrusu dedikodulara, ‘O bunu şöyle yapacaktır, amacı budur’ falan filan… Kendi kafasındaki ‘Sen’i insanlara anlatırlar. Yani olmayan birini…

Belki kendi içindeki korkuyu, kıskançlığı, kötülüğü sana yansıtarak…

İşte tam da bu noktada devreye giriyor o derin anlamlı söz: Kişi kendinden bilir işi…

Çünkü insan başkasını değerlendirirken, aslında iç dünyasını açığa vuruyor. Dürüst biri seni iyi niyetli zanneder. Ama art niyetli biri, senin en masum adımını bile kuşkuyla karşılar. Çünkü bilir ki, kendisi olsaydı o adımı başka niyetle atardı!..

Ben çok yaşadım bu durumu. Sessiz kalmanın suç sayıldığı, açıklama yapmadığında suçlu ilan edildiğin zamanlar oldu. Ama öğrendim ki, bazı insanlar duymak istemez. Onlar sadece anlatmak ister. Kendi kurdukları senaryonun başrolüne seni koyup, sonra seni oynadığın oyundan suçlu çıkarırlar.

Kendi niyeti kötü olan, her yaptığına bir hinlik, her sözünde bir art niyet arar. Çünkü kendisi öyle düşünür, öyle yapar. Farkında bile olmadan herkesi kendi gibi sanır. Herkese kendi penceresinden bakar; ama o pencerenin ‘camı kirliyse’ manzaranın hiçbir önemi kalmaz. Kendi karanlık düşüncelerinin gölgesinde yaşar. İnsanları kırar, uzaklaştırır, güven duvarlarını yıkar.

Böyle insanlardan uzak durmak en güzeli…

Onlar kendi kötü düşüncelerinde boğulsunlar. Çünkü bazılarına en güzel cevap sessizliktir, mesafedir. Anlatmaya çalışmak boşuna bir çabadır. Ne desen, kendi bildiğini okuyan bir insanı ikna edemezsin.  Zira görmek istemeyen göz, gerçeğin üzerine perde çeker…

Ben biliyorum ki, kalbi temiz olanın yolu da temiz olur. Niyetin nasılsa, hayat da seni ona göre şekillendirir. Kimseye kendini ispatlamaya çalışmadan, sessizce ve dürüstçe yol almak en güzeli.  Kim ne derse desin, kim ne sanırsa sansın…

Sen yeter ki gönlünü temiz tut. Çünkü Allah her şeyi en iyi bilendir…