KISA HİKAYELER

Ben Çekilirim
Dünya nimetlerine önem vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır.
İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir… Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:
“Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem.” der. Diyojen, kenara çekilerek

Ziyaret
Sirakuza Kralı Dionysos, Aristipes’e sormuş:
“Nedendir acaba, her gün filozoflar hükümdarları ziyaret ederlerde, bir gün bir hükümdar kalkıp bir filozofa gitmez?”
Filozof: “Bunda şaşılacak bir şey yok, hükümdarım…”demiş, “daima hekimler hastaları ziyaret ederler, hastalar hekimleri değil.”

Usta
Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli herşeyden şikâyet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağına şöyle dedi:
“Git biraz tuz al gel.” Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde ekledi: Usta: “Şimdi bir avuç tuz al ve bir bardak suya atıp iç.”
Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı.
Usta “Tadı nasıl?“ diye sordu. Çırak, “Acı” dedi. Usta gülerek çırağını kolundan tuttu ve dışarıya çıkardı. Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de şöyle dedi:
“Şimdi de göle bir avuç tuz at ve gölden su iç bakalım.” Söyleneni yapan çırak ağzının kenarından akan suyu koluyla silerken usta aynı soruyu sordu. “Tadı nasıl?”
Çırak “Ferahlatıcı” dedi. Daralmış kalbini bir göl gibi genişlet. Bir bardak kadar olan kalbini büyüt ve çevrendeki her şeyden şikâyet etmeyi bırak.

Zaman Kaybı
Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış.
Talebesi: “İyi ama ben çok az bir parasına oynuyordum.” diye itiraz edecek olunca…
Eflatun cevap vermiş : “Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.”

/////

HORATİUS

“Öfke geçici bir çılgınlıktır, hükmetmeye bak, yoksa o sana hükmeder.” HORATİUS
Horatius o dönemki ismiyle Venosa ya da Venusia isimli Apulia ve Lucania arasındaki küçük bir kasabada doğdu. Köleyken özgürlüğüne kavuşmuş bir adamın oğluydu, ama kendisi özgür doğmuştu. Babası açık arttırma işlerinde çalışıyordu, Horatius da babasını fakir ama onurlu bir çiftçi olarak anlatıyordu.
Babası bütün parasını oğlu Horatius'un eğitimine harcamıştı ve ilköğretimini alması için onu Roma'ya gönderdi.
Ardından Atina'ya Yunanca ve felsefe çalışması için yolladı. Şair, babasına olan saygısını şiirlerinde de gösterdi.
Sezar'ın öldürülmesinden sonra Horatius orduya katıldı ve Brutus için Philippi Savaşında savaştı. Brutus savaşı kaybetmişti ve bu savaş sonrasında Horatius kalkanını bırakıp kaçtığını anlatmıştır. Augustus, kendisine karşı savaşanlara karşı genel af ilan ettikten sonra İtalya'ya geri döndü. Bu dönüşünde, babası tahminen ölmüştü ve sahip oldukları da başkalarının eline geçmişti. Horatius'un tanımına göre fakirliğe düşmüştü.
Ancak eserleriyle göze girince, ülkenin hazinesi tarafından desteklenmiş ve şiir sanatını uygulamasına oldukça rahat koşullarda devam etmiştir.
"Resim, kelimesiz bir şiirdir." sözü ona aittir. "Ölmek isteyeni kurtarmak, öldürmekle birdir." sözü de ona aittir.