Kaşgarlı Mahmud, 11. yüzyılın önemli Türk bilginlerinden, dilbilimcisi ve sözlük yazarıdır. Tam adı Mahmud bin Hüseyin bin Muhammed el-Kaşgari'dir. Bugünkü Kırgızistan sınırları içinde yer alan Kaşgar ve çevresinde doğduğu, Karahanlı soyundan geldiği düşünülmektedir. Yaşamına dair detaylı bilgiler kısıtlı olsa da, dönemin en iyi eğitimini aldığı ve Türk boylarının dillerini, lehçelerini yerinde incelemek amacıyla Orta Asya'nın farklı bölgelerini gezdiği bilinir. Ana dili Türkçeye olan derin bağlılığı ve sevgisiyle tanınır.
Türkçenin Önemini Nasıl Anlatmıştır?
Kaşgarlı Mahmud, Türkçenin önemini ve üstünlüğünü en kapsamlı eseri olan Dîvânu Lugati't-Türk (Türk Lehçeleri Sözlüğü) aracılığıyla anlatmıştır. Bu eseri 1072-1074 yılları arasında Bağdat'ta Abbasi Halifesi Muktedi Biemrillah'a sunmuştur. Dîvânu Lugati't-Türk, sadece bir sözlük olmanın ötesinde, Türk dilinin ve kültürünün bir ansiklopedisi niteliğindedir. Eserin yazılış amacı, Kaşgarlı Mahmud'un kendi ifadesiyle, "Türk dilinin faziletini ve üstünlüğünü göstermek" ve "Türklerin Araplara kendi dillerini öğretmek"tir.
Kaşgarlı Mahmud, Türkçenin önemini ve diğer dillerden (özellikle Arapça ve Farsça gibi dönemin prestijli dillerinden) üstünlüğünü çeşitli yollarla vurgulamıştır:
Kapsamlı Bir Sözlük Oluşturarak Dilin Zenginliğini Kanıtlaması: Kaşgarlı Mahmud, yaklaşık 7500 Türkçe kelimeyi derleyip Arapça karşılıklarıyla birlikte açıklamış ve bunları Türkçenin farklı lehçelerinden örneklerle zenginleştirmiştir. Bu sayede Türkçenin ne kadar zengin bir kelime hazinesine sahip olduğunu, farklı coğrafyalarda konuşulan lehçeleriyle ne kadar geniş bir alana yayıldığını ve ne kadar köklü bir geçmişi olduğunu somut bir şekilde ortaya koymuştur. Bu, o dönemde Türkçeyi küçümseyen veya sadece göçebe halkların konuştuğu basit bir dil olarak gören anlayışa verilmiş güçlü bir yanıttı.
Dilbilgisi Kurallarını Sistemleştirmesi: Eserde Türkçenin ses yapısı, fiil çekimleri, isim halleri gibi dilbilgisel özelliklerini detaylı bir şekilde inceleyip sistemli bir hale getirmiştir. Bu, Türkçenin tıpkı Arapça gibi belirli kurallara sahip, karmaşık ve işlenmiş bir dil olduğunu kanıtlamıştır. Dilin kurallarının ortaya konması, onun tesadüfi bir dil değil, oturmuş bir yapıya sahip olduğunu göstermiştir.
Türkçenin İslam'la İlişkisini Kurması: Eserin girişinde Türklerin İslam dünyasındaki yükselişine değinerek, Allah'ın Türk dilini bir üstünlük ve seçkinlik nişanesi olarak bahşettiğini ima etmiştir. Bu, Türkçeyi dini ve siyasi bir meşruiyetle ilişkilendirerek ona manevi bir değer katmıştır. Bu, aynı zamanda Türklerin İslamiyet'i kabul ettikten sonraki önemini ve rolünü de vurgular.
Folklorik ve Kültürel Zenginliği Ortaya Koyması: Eserde binlerce atasözü, destan parçaları, şiirler (savlar), efsaneler ve deyimlere yer vermiştir. Bu edebi ve kültürel ögeler aracılığıyla Türkçenin sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda zengin bir kültürel mirasın taşıyıcısı olduğunu gözler önüne sermiştir. Bu unsurlar, Türklerin yaşam biçimlerini, inançlarını, düşünce yapılarını ve edebi yeteneklerini ortaya koyarak Türkçenin ifade gücünü ve derinliğini göstermiştir.
Coğrafi ve Etnografik Bilgiler Sunması: Eserde Türk boylarının yaşadığı coğrafyaları, geleneklerini ve yaşam tarzlarını anlatan bilgilere ve bir dünya haritasına yer vermiştir. Bu, Türkçenin sadece belirli bir bölgenin dili olmadığını, geniş bir coğrafyaya yayılmış çeşitli Türk topluluklarının ortak iletişim aracı olduğunu göstermiştir.
Kaşgarlı Mahmud, bu çalışmalarıyla Türkçenin sadece günlük hayatta kullanılan basit bir dil olmadığını, aynı zamanda kültürü, tarihi ve medeniyeti içinde barındıran köklü, zengin ve öğrenilmeye değer bir dil olduğunu kanıtlamıştır. Onun eseri, Türkçenin bilim ve edebiyat dili olarak da kullanılabileceğini ispatlayarak, gelecekteki Türk dil ve kültür çalışmalarına sağlam bir temel atmıştır.
Yorum yapın