İYİMSERLİK ADINA..
İyimserliğimizi dengede tutabildiğimiz sürece, hayatımızda, sağlığımızda olumlu etkilenir. İyimser kişiler çevreye olumlu enerji yayan, pozitif kişilerdir. Her olayda, her konuda iyi düşünen, duyarlı, yapıcı, girişken kişilerdir..
Aynı zamanda iyimserlik ucu açık bir kavramdır. O yüzden içimizde bu dengeyi kurmak çok önemlidir. Çünkü kör iyimserlik aptallığa kadar gider. Hayata pozitif bakmak, bardağın dolu tarafını görmek tamam ama gerektiğinde ‘HAYIR’ demeyi becerebilmek, yine gerektiğinde başkalarının onayını değil de, yardımına ihtiyaç duymak ve bu yardımı talep etmek bence gerçek iyimserliktir. Dünyaya pembe gözlüklerle bakmak değildir, iyimserlik..
Olumsuzlukları, problemleri görerek kabullenip bunları çözeceğine inanmaktır.
Arthur Ward’un dediği gibi; “Gerçek iyimserlik, problemlerin farkındadır ama çözümleri de bilir, zorlukları görür ama üstesinden gelinemeyeceğine de inanır, olumsuzlukları yakalar ama olumlulukları da vurgular, en kötüye açıktır ama en iyiyi de bekler. Şikayet etmek için nedeni vardır ama gülümsemeyi seçer..”
O nedenle kötü giden olaylar içinde bile karalar bağlamak yerine, tutunacak bir dal arayıp bulabiliyorsak, bu iyimserliğimizin bir lütfudur. Hayatta insanlara iyimser yaklaşırken, gerçekliğin önemini de göz ardı etmemek gerek. ‘HAYIR’ demeyi hayatımıza geçirebildiğimiz takdirde, kendimiz için ve iyimserlik adına en büyük adımı atmış oluruz. Socrates’in şu sözüyle yazımı bitirelim; “İyimser bir insan, ayakkabıları çalınınca ayaklarım var, diyebilen insandır!.”
Yorum yapın