İYİLİK YAPMAK

               Yaz tatili başladı. Milyonlarca öğrenci ve öğretmen yorucu bir eğitim ve öğretim döneminden sonra tatile başladılar. Bende herkes gibi bu üç ay boyunca bu çocuklar ne yapacaklar diye düşünmeye başladım. Bir yanda sokaklarda başıboş dolaşan bir yanda becerebildiği bir işi yapıp kendisinin okul harçlığını çıkaran veya aile bütçesine katkı sağlayan tatili en güzel değerlendirmeye çalışan gençler var etrafımızda. Ama büyük çoğunluğu da ne yazık ki okul döneminde başlayan ve tatilde de devam eden teknoloji hastalığını devam ettiren gençlerde var. Çoğu ev de en geç bir hafta sonra teknoloji savaşları başlayacak.-Kapat şu telefonu, kapat şu tableti diye başlayan komutla beraber fiş çekme veya telefona el koyma yaptırımlarıyla beraber kavgalar daha da kızışacak. Oysa uzun yaz tatili teknoloji tutsaklığı dışında  gençlerin hem kendilerine hem  de ailelerine en güzel ,en faydalı olacak şekilde geçirmelerine fırsat olması bakımından daha değişik ve güzel şekilde değerlendirilebilir.Çocuklarımız her şeyden önce şu teknoloji muzdaripliğini bırakıp bağımsız olacaklar.Büyükleri köylerde yaşayanlar vardır.yazın köyler yaylalar temiz havası soğuk suları ile tatili geçirmek için bulunmaz bir fırsattır.Gençler atacaklar kendilerini tabiatın doğanın kucağına .Hem tatil yapacaklar hem de ailelerine faydalı olacaklar.Ben kendi çocukluğumu hatırlıyorum.Yazın okuldan tatile gittiğimizde bağda bahçede tarlada çalışır her işi yapardık.Orak biçer, çapa yapar, tırpan bile çekerdik.Ormanda çalışır, çoğunluk köyde, yaylada çobanlık yapardık.Yani bir şekilde ailemize faydalı olmaya çalışırdık.Ama şimdi şartlar değişti gençlerin bu işler yapmaları artık mümkün değil ama yaz tatilini başka bir şekilde değerlendirmek ve hem kendine hem de ailesine yardımcı olmak pek ala mümkün olabilir.Tıpkı aşağıda hikayesini anlatacağım Howard gibi.

    Hayatta hiçbir şey karşılıksız kalmıyor. Yapılan iyiliklerde,  kötülüklerde mutlaka karşılığını buluyor. En güzeli de yaptığımız iyiliklerin misli olarak geri dönmesidir. Hayatta mutlaka görmüşsunuzdur yardıma ihtiyacı olana yardım elini uzattığımızda mutlaka karşılığını görürüz. Yani Rabbimiz mutlaka karşılığını vermiştir. Hem de kat kat olarak. Birine bir iyilik yaptığınızda karşılığını mutlaka görür, sizde sonra zor bir duruma düştüğünüzde size de yardım edecek birisi karşınıza çıkacaktır. Burada iki şey çok önemlidir,  birisi mutlaka bir yardım yapmamız, ikincisi de yardımın az veya çok olması önemli değildir, yeter ki birisine yardım edelim,  karşılığını mutlaka görürüz. Bununla ilgili bir hikâye daha:

  Howard, yoksul bir ailenin çocuğuydu ve okul giderlerini karşılamak için kapı kapı dolaşarak eşyalar satıyordu. O gün hiçbir şey satamamıştı ve karnı da çok açtı. Bundan sonra çalacağı ilk kapıdan yiyecek bir şeyler istemeye karar verdi. Kapıyı açan genç bayanı görünce utandı. Yiyecek bir şey istemek yerine-Affedersiniz bir bardak su rica edebilir miyim? Diyebildi yalnızca. Genç bayan çocuğun aç olabileceğini düşünerek kocaman bir bardak süt getirdi ona. Çocuk sütü yavaş yavaş içine sindirerek içtikten sonra-Çok teşekkür ederim, borcum ne kadar? Diye sordu genç bayana. Genç bayan:

  -Borcunuz yok diyerek, yüzünde sıcak bir gülümsemeyle devam etti  ‘Annem, gösterdiğimiz şefkat, nezaket ve bir iyilik karşılığı olarak asla bir bedel ödenmesini beklemememizi öğretti bize’ dedi. Çocuk-O halde çok teşekkürler, yürekten teşekkür ederim size dedi. Howard  Kelly evin önünden ayrıldığı zaman kendisini yalnızca bedensel olarak değil, ruhsal olarak da güçlü hissediyordu.

  Yıllar sonra genç bayan,  çok ender rastlanan bir hastalığa yakalanmıştı. Yörede ki doktorlar çaresiz kalınca hastalığı ile ilgili araştırma yapılması için onu büyük kente gönderdiler. Dr.Howard Kelly konsültasyon yapılması için çağrılan hastanın hangi kasabadan geldiğini duyunca heyecanlandı. Artık genç olmasa da yıllar önce kendisine sevgiyle yaklaşan ve sütü içiren bayanı ilk gördüğü anda tanımıştı ve onun hayatını kurtarmak için elinden geleni yaptı.

  Uzun süren bir tedavinin ardından kadın sağlığına kavuştu. Dr.Kelly  denetlenmesi için önüne getirilen faturaya şöyle bir baktı ve üstüne bir şeyler yazarak zarfın içine koydu ve hasta bayanın odasına gönderdi. Kadın elleri titreyerek aldı zarfı eline. Açmaya korkuyordu. Hastane faturasını asla ödeyemeyeceğini ve geri kalan ömrü boyunca bu faturayı ödemek için çalışacağını biliyordu. Korka korka sonunda zarfı açtı ve faturaya iliştirilmiş bir not dikkatini çekti. Kâğıtta şunlar yazılıydı.

   ‘Hastane giderlerinin tamamı bir bardak süt karşılığı ödenmiştir. İşte böyle sevgili okurlar demek ki yapılan bir iyiliğin azı, çoğu önemli değil,  yeter ki yapılsın, bazen işte böyle bir bardak sütle yapılan bir iyilik,  bir hayat karşılığı olarak geri dönebilmektedir. Sağlık ve esenlik dileklerimle.  Aslan TORUN