Dünyada on milyonlarca, yüz milyonlarca canlı mevcut ve her canlının yaşam korkusu var, aç kalma korkusu var, ölüm korkusu var. İnsanlar da hayvanlar da yaşamak için dünyadaki bütün bitkilere, doğa örtüsüne, doğal yaşama muhtaç durumdadır. Çünkü bunların hepsi iç içe geçmiş bir bütündür. Yaşamak için, yaşama tutunmak için her canlı diğer bir canlıya bağlı…

 ‘Balık hafızalı’ diye bir tabir vardır, halk arasında. Hafızası ile dalga geçtiğimiz balıklar bile kendilerine yönelen saldırılar karşısında renk değiştirir, elektrik üretir, güvenlikleri için toplu halde dolaşır, cinsine göre boya salar. Çünkü yaşama tutunur, yaşaya bildikleri kadar yaşamak isterler. ‘Ormanlar Kralı’ denilen aslan mesela!..

 Vahşi bir hayvan olan aslan da sadece hayatta kalabilmek, karnını doyurabilmek için tek bir hayvan avlar ve böylece hayata tutunur. Aslında hayvanlar alemin kendi içindeki dengesinde, kandırmaca, aldatmaca yok, her şey doğal seyrinde, olması gerektiği gibi…

 ‘Yaşamak sadece insana değil, tüm canlılara bahşedilmiş bir haktır.’ Her canlı kendi ortamında yaşam hakkına sahiptir. Hayatta kalabilmek için bir diğer canlıya muhtaç durumdadır…

 İnsanlar sadece insan öldürünce katil oluyor. Başka bir canlı varlığı öldürmek ise ya spor ya da ihtiyaç oluyor, önemsenmiyor. Örneğin; tek seferde binlerce tavuk makinalardan geçirilip parçalanıyor veya yüzlerce balık ağlara takılıp çıkarılarak avlanıyor dolayısıyla susuz bırakılıp öldürülüyorlar. Yine büyükbaş, küçükbaş hayvanlar kesiliyor. Bu türden örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Bu durumda kaçınılmaz biçimde doğanın bir kanunu sayılmaktadır…

 Karnını doyurmak için, belli şartlarda, belli sınırlar ve kurallar dahilinde başka canlılar öldürülebiliyor. Bu durum hiçbir canlıyı katil yapmaz elbette…

  Ama binlerce, on binlerce hayvanın yaşadığı ormanları, içindeki canlılarla birlikte tek seferde yok etmek, yerine devasa binalar dikmek, boş ve ucuz bahanelerle sokak hayvanlarını öldürmek, sadece zevk ya da spor amaçlı ama kural dışı yani bu konuda konulan yasaklara aykırı biçimde avlanmak, işte asıl katliam, asıl cinayet budur. Yeryüzünde yaşayan bir dünya var ve onu biz insanlar öldürüyoruz!..

 Dünya üzerinde ne varsa her şey yaşıyor. Bitkisinden böceğine, balığından kuşuna, havasına, suyuna kadar her şey yani her canlı bir yaşam taşıyor içinde… Fakat insan kendi egolarına teslim ve özüne kör olduğu için bunu göremiyor. Bu yüzden ölümler hak oluyor, işgaller ise insana bahşedilmiş yaşam alanı. Bu dünya sadece insana bahşedilmedi, insan dünyaya bahşedildi. Kendimizi bulalım, kendimizi bilelim, diye…