1997 sezonu idi sanırım. Rahmetli Bedri Karakuşak başkanlığındaki yönetim grubu ile acı tatlı ama güzel günlerimiz oldu. Rahmetli Sarı Necdet lakaplı Necdat Karabaş, Dr.Mehmet Kaya, Dr.M.Zafer Doğan, Av.Hasan Töner, Ecz.İbrahim okur ilk aklıma gelenler.
İşin içine girince tam bir hayal kırıklığı yaşamaya başladım. 1966 yılında kurulmuş, ES ES’ler ile birlikte tribüncülüğü ve taraftarlığı Türkiye’ye öğretmiş 32 yıllık kulüp kendine yetmeyen yoksul, zaman zamanda çaresiz halde idi. Oysa BALKES’ler ve ES-ES’ler fırtınası vardı yıllarca. Deplasmanlara bile binlerce taraftar ile giden BALKES’ler bir sevgi seli olup akmıştı. Her yıl 2. Lig’te iddialı takım; araya birde şampiyonluk sığdırıp 1. Lige yükselmişti.
Üç büyükleri seyretmiştik Balıkesir’de. Amigolarımız ZAMORA ve PALA eşliğinde Bal bal bal, kes kes kes balkes balkes hey. Kırmızı Şimşekler diye yer gök inlerdi tıklım tıklım dolu olan stat. Ne günlerdi o günler. Hayali cihan değer.
Ama işin rengi öyle değişti artık. BALKES 3.Ligdeydi. Ama hala bulunduğu ligin Beşiktaşı, Feneri, Cimbomu idi rakiplerin gözünde. Hiç unutmam o sene Bigaspor sahasında bizi 1-0 yenmiş saatlerce sahadan çıkamamıştık. Bigaspor Başkanına; bu kadar sevinecek, taşkınlık yapacak ne var? dediğimde yanıt çok ilginçti. “Koskoca Balıkesirspor’u yendik, şampiyonluk kadar önemli "dedi.
10 yıl kadar sonra bir kongrede söz alarak bir konuşma yaptım. Kısaca dedim ki: her yıl kongre yapıyoruz. Yangından mal kaçırır gibi. Bir avuç katılımcı. Eller aşağı, eller yukarı. İşlem tamam. Cami avlusuna gayrı meşru çocuk bırakır gibi. Bırakıyoruz birinin kucağına bırakmasına bırakıyoruz da; bıraktığımız koruyucu ailenin sosyal ekonomik durumu, aile yapısı, yükselen değerleri bu çocuğa bakmaya, eğitmeye yetiştirmeye uygun mu? Bu soruları sormadan ve cevabını almadan kaçarcasına gidiyorduk kongre salonundan.
Bununla kalsa yine de iyi. O yönetim karınca kararınca bir takım kurar ve lig başlar. Galip geldiği maçtan sonra bile bazı ulemalar, ULEMA UKALALIĞI ile başlarlar eleştirmeye. "Efendim bu kaleciyi çok mu aramışlar, böyle santrfor olur mu, hele libero yol geçen hanı vb. İki yenilgiden sonra gaza getirilen taraftar başlar bağırmaya: "Yönetim İstifa" hatta iç acıtan sözler ve küfürler.
40 yıldır ilkokula bile gönderilmemiş, okuma yazması olmayan, her sene başka bir koruyucu aileye verilen çocuğu üniversite sınavına niye sokmuyorsun? Niye kazandırmıyorsun? Hatta niye Yüksek Lisans yaptırmıyorsun? Tribünlerin istekleri böyle. Ama bunun gerçekleşmesi mümkün değil.
İki çıkış yolu var. Birincisi basıp parayı alacaksın iyi oyucuları. İyi bir hoca. İyi bir yönetim. İyi tesisler. Ama bunların hepsi para.
İkinci yol; alt yapı ile kendi oyucularını yetiştirerek, kendi çocukların ile başka bir deyimle kolej takımı gibi oynayarak ayakta kalacaksın.
Yani Fuat Seyrakolğlu, Can Cangök, Nadir Örsel, Haldun Sakarya, Korsan Kamil, Özer, Nevzat kocapabuç, Coşkun Ehlidil, Küçük Veli, Ali Burul, Tayfun Türel, Jilet Kazım, İhsan abi, Okan gibi efsaneleri yetiştirerek, bularak başarıdan başarıya koşacaksın.
Ama bir söz vardır; bu gibi durumlara: hem kel, hem fodul derler. Yada; ayranı yok içmeye....
Kısaca; spor kulübü yönetmek çok zor bir iştir. Bu nedenle, Baııkesirsporda yöneticilik yapmış herkese başarılı yada başarısız olmasına bakmadan minnettarım. Emeklerine, ellerine sağlık. İşinizden, ailenize ayıracağınız vakitten kısarak cumartesi ve pazarınızı bütünüyle feda edersiniz. Hafta içindeki zaman kayıplar çerez kalır.
İkinci yolu başarmak içinde birinci yola göre çok daha az olmasına karşın yine de paraya ihtiyaç vardır. Bunun içinde Balıkesirspor’a sabit gelir kaynakları sağlamak gerekir. Bunun yolları istenirse bulunur. Bu sağlanırsa, Balıkesirspor herkese el avuç açmaktan kurtulur.
Sabit gelirleri olmayan, her sezon başı kendine uzatılacak el bekliyen, buna rağmen kendisinden başarı bekleyen Balıkesirspor yine aynı sıkıntılar içinde. Geçtiğimiz sezon ortası, Sn.Yücel Yılmaz’ın sanırım 130.000.000 TL yardımı ile transfer tahtasının açılması sonucu kümede kalabilen Balıkesirspor. Bu yardım keşke daha hesaplı kitaplı yapılsa, sezon başında yapılsa belki de şimdi 2.Lige yükselmenin sevinci ile başlardık yeni sezona. Ama: “Elden gelen öğün olmaz, olsa da zamanında olmaz “derdi rahmetli babam.
Geçtiğimiz hafta bir iş adamımız Balıkesirspor’a Başkan adayı olduğunu açıkladı. İlk anda sevindim. Ama sonra anladım ki; her yıl tekrarlanan senaryo. Yani biz bu filmi önceden gördük. Çünkü: “Belediye destekli güçlü bir yönetim kuruyoruz” diyor Başkan adayımız.
Belediye destekli ne demek? Zaten Belediyeden başka parasal destekçisi yok ki, bu öksüz ve yetim takımın. Başka ne desteği? İnsan kaynağı da var mı? Yani Belediyede görevli; danışman, üst düzey yöneticiler v.b. kişilerde yönetim kurulunda boy mu gösterecek?
Örneğin; bu işten anlayan, yıllardır bu işlerde sporcu, yönetici, antrenör, sağlık birimi v.b. ter dökmüş insan yada insanlar bu işe talip olsa hiç şansları yok. Çünkü; onların Belediye desteği yok öyle mi?
Her yıl böyle oluyor zaten. Bir yönetim seçiliyor, taraftar olarak sanıyoruz ki; yönetim kendi cebinden, geri almamak kaydıyla önemli bir miktar para koyacak ve rahat bir sezon geçirecek. Ama yıl sonunda paralar belediyeden. Yıl sonunda ödenemeyen bir yığın borç. Transfer yasağı ve kulüpten alacaklı olduğunu açıklayan ve alan yöneticiler.
Sistem bu: olunca, sonuçlar ortada. Daha öncede bu kaosları yaşayıp AMATÖR KÜMEYE kadar düşürülen Balıkesirspor’un bu acıyı bir daha yaşaması idam edilmeden önce son sözü sorulan Temel’in, “bu bana ders olsun“ cümlesi kadar trajik komik olur. Çünkü: bir milyon üçyüzelli bin nüfuslu bir ilin ortak akıl üretememesi kabul edilebilir değildir.
Sn. Büyükşehir Belediye Başkanım: hani liyakat olacaktı kriterlerimiz? Hani eş dost, yandaş mandaş, zengin mengin, ünlü ünsüz değil işinin ehli olacaktı?
Kamuoyuna ve sizin dikkatinize bir CV sunuyorum:
1-Susurlukspor Başkanlığı
2-Susurluk Şekersporda DAL de Genel Kaptanlık
3-Türkiyenin ilk ve tek sadece alt yapı klübü olan Susurluk BEŞ EYLÜL SPOR’un Kurucu Başkanı
4-1988 yılından bu yana.Balıkesirsporun çeşitli yönetim kurullarında ve sağlık ekibinde yıllarca görevler
5-Kayyuma düşmemesi için hiçbir ilişiğimiz olmamasına rağmen BİGADİÇSPOR YÖNETİCİLİĞİ
6-1988 yılından beri Futbol Federasyonu Eğitim Sertifikalı Kulüp Doktorluğu
-2-
7-Antreman ve hazırlık maçları dahil, klübede hekim bulunduran ilk kulüp yada kulüplerden biridir Balıkesirspor. Bu hekimlerin isimleri: Dr.Mustafa Zafer Doğan ve Ali İhsan Gülerdir
8-Son iki yıldır Balıkesirspor , U-14,U-15,U-17,U-19 alt yapı hekimliği.
Hedef:
1-Balıkesirsporu alt yapısı ile, kendi yetiştirdiği Balıkesir çocukları ile kendi kendine yeten bir yapıya kavuşturmak. Bu suretle; başkanlarının eline bakmaktan ,elden gelen öğün ile karnını doyurmak zorunda kalmayan bir Balıkesirspor yaratmak.
2-Belediyenin görevi; Belediyespor adında kulüp kurarak, Balıkesirspor’a rakip olmak için yarışmacı takım için para harcamak değildir. Balıkesir çocuk ve gençliğine spor yapma zemin ve olanaklarını yaratmaktır.
Sn. başkanım: lütfen bir inceler misiniz? 3 yıldır Basketbol takımına harcanan para ne kadardır? Küme düşmekten son anda kurtulan bu halde olmasından ve harcanan bu kadar paradan hesap sorumuş mudur? Kesinlikle hayır. Çünkü genel kurulda bende vardım. Faaliyet raporu bile okunmadan, hatta mali bilançodan söz edilmeden ibra edildi. Neden?
Üyeler ve konuklar iç içe otururken kalkan parmakların kime ait olduğu nasıl anlaşıldı. Zaten 20 parmak ya kalktı yada kalkmadı.
İlin tek arması: Balıkesirspor ise:
a-Belediyespor olması gereken yapıya dönmeli
b-İlçe takımları ille dostça ilişkiler sürdürülmeli. Özellikle Bandırma ilçemiz ile radikal bir barışa gereksinim vardır.
3-Balıkesirspora emek vermiş yönetici ve sporcu olarak emek vermiş kişilerden oluşan DİVAN oluşturulmalı. İstişare ve denetim görevi olacak divanın oluşma ve yetkileri tüzük genel kıurulu ile belirlenmelidir.
Ben Belediye destekli değilim. Zengin değilim. Devlet memuruyum. Takke peşinde değilim. Hiçbir dönemde olmadım. Ben bir fikir işçisiyim. Bilgi ve deneyimim var, diplomalarım var. Birde BALKES SEVDASI ile çarpan yüreğim var.
Göreve talip olan ve olacak adaylardan dileğim şudur: Balıkesirspor’a hibe koşulu ile kaç lira verecekseniz bunu açıklayacak ve belgesini genel kurul divan başkanlığı aracılığı ile Belediye Başkanımıza teslim etmelisiniz.
Aksi halde: aynı tas, aynı hamam. Kabus görmeye devam. Bu durum da o gün genel kurulda aday olacağım. Son defa: KRAL, ÇIPLAK diyeceğim. Kim ve kaç kişi anar? Hiç önemi yol. Ben söyleyeyim de.
Sonra kendime bir 10 yıl daha ceza vermiyeyim.
Yorum yapın