HAYAT PAHALILIĞI..
Özellikle son aylarda artan fiyatlar, bir türlü önüne geçilemeyen zamlar, hepimizi fazlasıyla bunalttı. Fiyatlardaki dengesizlikler ve dinmek bilmeyen zam yağmurlarından alım gücü git gide azalıyor..
Hayat pahalılığından, yıllar içinde geçmişten bu yana şikayet ettiğimiz dönemler mutlaka olmuştur. Bu durum yeni bir şey değil, ama şu son dönemde, yaşadığımız güncel zamlarla, yılların rekorunu kırıyoruz belki de..
Pahalılık almış başını gidiyor. Geçim sıkıntısı var mı, yoksa ortalık güllük gülistanlık mı, iki ayrı beyin gücü(!) savaş halinde adeta..
Bana göre azınlıkta kalan toplumun bir kesimi, pahalılığı normalleştirmeye çalışarak, hatta pahalılığın hiç olmadığını, bunların kötü niyetli söylemler olduğunu savunup, tartışır, ipe un sermeye çalışır, toplumun büyük bir kesimi de, çoğunluğumuz gibi, kendimizi suçlu hissederiz, pahalılıktan, zamlardan bahsederken ve yakınırken!.
Yaşadığımızla, dinlediklerimiz arasında dağlar hatta dünyalar kadar fark vardır!
Hayat pahalı mı, pahalı, hem de adeta kanırtırcasına pahalı! .
Bugün ihtiyaçtan dolayı mecburen almış olduğumuz bir şeye, birkaç gün sonra ‘İyi ki almışım, kar ettim, kazançlıyım’ Diye sevinir haldeyiz. Başını sokacak evin, hele bir de ayağını yerden kesecek araban varsa, üstüne bir de mutfağında, ocağının üstünde akşama pişirecek, yiyecek yemeğin varsa, hazırsa, hayat pahalılığından bahsedemezsin, şikayet edemezsin, eğer havada uçuşan her türlü zamlardan şikayet etmeye kalkarsan, nankörsün, şımarıksın, hatta başka bir akılla bunları söylüyorsun, diyorlar insana!..
Günden güne değişen afaki fiyat artışları, zamlar şikayetin ya da yok sayılmanın ötesinde bir gerçek ne yazık ki!.
Etrafımıza gerçekten görerek bakarsak eğer, geçim sıkıntısı çeken, darda kalıp bunalmış, bu yüzden, gündüz ayrı, gece ayrı işlerde çalışan, yetmeye, yetişmeye çalışan aile bireyleri çok var çevremizde. Bunların arasında evi olanda var, arabası olan da..
Peki, bu kişiler refah içinde mi yaşıyorlar, evi, arabası olduğu için?.
Ya da, çalışmaktan yaşamaya, nefes almaya, rahat etmeye, zamanları gerçekten var mı acaba!.
Geçim sıkıntısı çeken kişiler, geçim derdinden başka bir şey düşünemez, etrafından olup bitenin farkına varamazlar çoğu zaman, hak, hukuk, adalet peşinde koşamazlar, ekmek peşinde koşmaktan!.
“Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir!” demiş, Hz. Muhammed Mustafa Peygamberimiz. Biz bu Hadis’in bilinciyle yetiştik çok şükür. Bunun iç huzuru ve manevi rahatlığının farkındayız bireyler olarak. Önemli olan, toplum olarak da, aç yatanın, aç olduğunu inkar etmeden, hatta aç yatana, aslında aç olmadığını söylemek gibi büyük bir gaflete asla düşmemeliyiz..
Zam yağmurlarıyla birlikte hayat pahalılığını bire bir en üst düzeyde yaşarken, aksi iddia edilen akla, mantığa aykırı abuk sabuk laflara, konuşmuş olmak için konuşanlara kulaklarımı tıkıyorum. Siz neyin kafasını, hangi hayatı yaşıyorsunuz, neyin avukatlığını, niye yapıyorsunuz? Hala anlamış değilim!.
Ama ben sadece ‘GERÇEK HAYATI YAŞIYORUM!.’
Yorum yapın