HAYAT PAHALILIĞI

Sıcak bir güneşli hava, dolaşıyorum cadde, sokak, kafeler, çay bahçeleri,
genç, ihtiyar hınca hınç insan dolu. Bu arada elimde telefon, başladı zırlamaya,
telefonda buluşacağımız arkadaşlardan Ahmet Bey kısa bir konuşma sonrası
buluşuyoruz.
Hep beraber arkadaşlarla sanki hepsi beni bekliyorlarmışçasına önce
selamlaşmalar, hal hatır sormalar derken başlıyoruz arkadaşlarla koyu bir
sohbete. Çaylar, kahveler dönüp dolaşıyoruz her zamanki gibi geliyoruz
geliyoruz yine siyaset konuşmalarına ve değişen bir şey yok mevzu yine
ülkedeki hayat pahalılığı.
Tabi CHP'li arkadaşlara göre bu hayat pahalılığının tek sebeplisi Tayyip
Başkan, yani Ak Parti. Koyu CHP'li olan bir arkadaş bana durmadan bakarak
sen hala Ak Parti taraftarı mısın? Sözde birde tanınmış bir gazete'de köşe
yazarlığı yapıyorsun. Bu durumda sen bir köşe yazarı olarak ülkemizdeki
ekonominin içler acısı bir durumda olduğunu ve bu pahalılığın mutfaklarda olan
yangının giderek daha da artacağını senin, bizlerden daha iyi bilmen gerekmez
mi? Sözde birde köşe yazarı olacaksın oysa ekonomimizin Ak Partiyle birlikte
daha da kötüye gittiğini bildiğin halde Tayyip Başkan'a durmadan yazılarında
övgüler yağdırıp duruyorsun.
Sen halkı kandırmaya, yalan yanlış köşende yazmaya hakkın var mı? Bir
başka koyu CHP'li ise o'da bana daha sert bir bakışla belli ki benden kendisine
cevap vermemi bekliyor. Ben gayet sakin, anladım arkadaşlar anladım merak
etmeyin hepinizin sorularına dilimin döndüğü kadar sizlere cevap vermeye
çalışacağım. bakın sayın arkadaşlar hiç bir şey durduk yerde olmaz. Her şey bir
sebebe dayanır.
İşte bilindiği gibi Rusya Ukrayna savaşı ile birlikte ülkemizde giderek
daha da bozulan ekonomi ve yükselişe geçen hayat pahalılığın asıl sebeplisi Ak
Parti Tayyip Başkan değil. Maalesef ne geldiyse başımıza yıllarca ülkemizi
yöneten hep o acemi CHP'li siyasetçiler yüzünden geldi. İşte görüyorsunuz biz
yıllarca ekonominin, sanayilerin her nedense bütün dallarında milletçe, devletçe
hiç birlik beraberlik içinde olamadık.
Adeta biz yere düşen bir cam kasenin parçaları gibi pek çoğumuz
dağıldık. Hala gelemiyoruz kendimize. İşte Bu durumda maalesef pek çok açık
göz fırsatçılar, stokçular, marketçilerde böylece köşeyi dönmüş oldular.

2

Hükümet vatandaşlarını düşünerek memurlara, işçilere, emeklilerin maaşlarına
zam yaptığında yine hemen o açık göz fırsatçılarda maaşlara yapılan zamlardan
daha fazlasıyla stokçular, fırsatçılar, marketçiler her türlü ürünlerine aşırı zam
yaparak o kadar köfte o kadar ekmek diyerek adeta hükümetle yarışa kalkıştılar.
Eğer biran önce Ak Parti Hükümeti enflasyonu, ekonomiyi düzene
sokmak için ülke çapında faizsiz kredi veren bankalar kurarak her türlü iş bilen
güvenilir girişimci ortaklıklarla ve bu kurulacak faizsiz bankalarda devletin iş
bilen uzman kadrolarıyla birlikte TUSİAT'çılardan daha büyük rakip firmalar,
holdingler kurmadıkça yine aynı zamanda ülkemizde zincir marketlere karşı
1000'lerce rakip faizsiz iş bilen ortaklarla çeşit çeşit güçlü marketler kurmadıkça
bu ülkede ne enflasyon düşer nede piyasalarda artışa geçen fiyatlar düşer.
Ak Parti Hükümeti maaşlara ne kadar zam yaparsa yapsın hemen
akabinde başta marketlerde ve pazar yerlerindeki fırsatçılar, ev, arsa, emlak, kira
fiyatları ve bütün ürünler hemen artışa geçiveriyor. Bu işin tek çaresi ülke
çapında kurulacak kredi vermeyen faizsiz bankalarla güvenilir sanayi, ticaret,
tarım, inşaat firmalarıyla birlikte Ak Parti Hükümeti her çeşit faizsiz
ortaklıklarla biran önce ortaklık mevzuatını geliştirmedikçe korkarım bu fiyat
artışlarının yükselişini bahane edip pahalılığa aldanan pek çok seçmen
vatandaşlar yüzünden 2023 başta millet vekili ve başkanlık seçimini Ak Parti ve
Tayyip Başkan maalesef kaybedebilir.
Devletin Tarım Kredi Kooperatifleri ile kurulmuş olan devlete bağlı TOKİ
denilen firmaları ile ülkede ne gıda fiyatları düşer nede inşaat, daire fiyatları
düşer. Eğer daire fiyatları bugüne kadar düşmeyip daire fiyatları daha da artışa
geçtiyse demek ki TOKİ firmaları ve Tarım Kredi Marketleri ülkemizdeki fiyat
artışlarını istenilen şekilde düşürmediyseler bundan sonra artan bu fiyatlar hiç
kimse düşüremez.
Çünkü yıllar öncesi devletin kurup işlettiği demir-çelik, çimento, kağıt
fabrikaları gibi birçok fabrikalar görev zararı adı altında her yıl yaptıkları
zararlar neticesinde eğer o fabrikalar biran önce özelleştirilmeseydi neredeyse
devlet bile iflas etmiş olacaktı.
İşte bizler köylümüzle, kentlimizle birlik beraberlik içinde olamadıkça
ülke olarak iki yakamız bir araya gelmez. Örneğin pek çok köylerimizde her
hanede birer ikişer traktörleri olan köyler var. Oysa yüz haneli bir köyün bütün
işlerini ve arazilerini sürmek için 30-40 traktör bile fazlasıyla yeterli olacağı

3

yerde siz kalkar 100-150 traktör köyünüze alırsanız tabi ki mazot köylü
kardeşlerimize pahalı gelmiş olacak.
Oysa eğer Allah'ın emri olan birlik beraberlik içinde olsaydık o zaman o
fazlalık 100'e yakın traktörleri de köylüler almamış olacaktı. Böylece bu
durumda mazot köylü kardeşlerimize adeta bedavaya gelmiş gibi olacaktı. İşte o
fazlalık traktörlerin paraları ile köylüler sütlerini başkalarına satmayıp kendi
köylerinde el birliğiyle bir büyük entegre tesisler kurarak et, süt, peynir, yoğurt
ayran gibi birçok mamulleri kendirleri yapıp, kendileri yurt içi olduğu gibi yurt
dışına da zamanla ihracat bile yapabilirlerdi.
Fakat ne yazık ki el ele birlik beraberlik içinde birleşip güzel işler
yapacaklarına köylülerin pek çoğu maalesef tarlalarını, hobi evleri yapsınlar
diye pek çok köylü kardeşlerimiz tarlalarını pırasa fiyatına şehirlilere satıp birer
ikişer kendileri de şehirlere yerleşmeye başladılar. Eğer böyle giderse bizde
Almanya'dan Fransa'dan köylü getirme mecburiyetinde mi kalacağız? Bugün
çobanlık yapmak için Suriyeli, Afganlılar olmasaydı ne olurdu acaba halimiz.
İşte görüyorsunuz bazı köylerde evlenecek kız bile kalmadı. Böylece pek
çok köylerimizde her türlü gıda mamullerinin üretimleri giderek azalmış oldu.
Tabi sadece üretimlerimiz köylerde değil ticarette, sanayilerimizde,
üniversitelerimizde aynen köylerdeki gibi birlik beraberlikten kopuk vaziyette
olduğumuz için ihracatımızı artıran değil biz ithalatımızı artıran bir ülke olduk.
Belki de en büyük sebeplerden biri Ankara'ya gönderdiğimiz pek çok millet
vekillerini layıkıyla bizler seçmesini bilemediğimizden bu koskaca ülkeyi
yönetmek için tek başına Tayyip Başkan ne yapsın.
Bu durumda pek çok köylü kardeşlerimizin evlerinin önünde birer, ikişer
traktör olabiliyorsa mazot pahalı, gübre pahalı diye hiç konuşmasınlar.