HASTANELERDEN RANDEVU ALAMAMA SORUNUNA DAİR
Bilhassa son birkaç yıldır bilinen ve her geçen gün daha da kronik bir sorun
haline gelen, çoğu yaşlı olan hastaların özellikle kamu hastanelerinden randevu
alamama sorunu mevcuttur. Randevu alamadığı için hastaların tanı ve tedavisi
gecikmektedir. Tanı yani teşhis konulamadığı için tedavi olamayan hastaların
sayısı da artmaktadır. Bu hastalarla ilgili elimizde çok sağlıklı verilere dayanan
istatistikler olmasa da randevu sorunu, biraz önce de belirttiğim gibi bir ‘HALK
SAĞLIĞI’ sorununa dönüşmüş görünmektedir. Sağlıkçı kökenli bazı AKP ve MHP
milletvekilleri, vatandaşların randevu alamamaktan yakındığını gündeme
getirmişler. Doktorların, devlet hastanelerinden istifa edip özel hastanelere
geçmesiyle, bazı illerde doktor açığı oluştuğunu vurgulamışlar, yurttaşların
şikâyetleri nedeniyle, telefonlarının susmadığını söylemişlerdir. Sağlık Bakanı
Fahrettin Koca da yakınmaları dinlemiş, randevu sisteminde değişiklik
yapacaklarını, sorunu çözeceklerini belirtmiş; “Bazı adımlar atıyoruz. Yasal
düzenlemeleri yaptığımızda maddi açıdan durumları düzelecek. Kamudan
gidenler tekrar devlete geri dönecek” demiştir ama..
Ama’sı şu; Kendisi, özel hastane, dahası özel tıp fakültesi sahibi olan bir sağlık
bakanının, doktorları özel sektörden kamuya geri döndürecek bir çözüm
bulacağına AKP milletvekilleri inandı mı? Bunu bilmiyorum, daha doğrusu
bilemiyorum. Üstelik bakanın yönetiminde bulunduğu vakıf üniversitesi,
öğrencilerine, ABD’de sınavlara hazırlanma umudu pazarlıyor, yurtdışına
gitmelerini özendirmektedir. BU gerçeği de hatırlamak, unutmamak gerekiyor.
Randevu sisteminin çökme noktasına geldiği sorununa gelirsek, zaten beş
dakika arayla verilen randevularla ilgili daha nasıl yeni bir düzenleme yapılabilir
ki? Yoksa bir iki dakika arayla mı randevu verilmesi istenecek? Bu türden bir
önlem, hekimlerin kamudan kaçışını daha da hızlandırmaktan başka ne işe
yarayacak ki?..
Randevu sorununun kaynağında, hekimlerin kamudan kaçmasının temelinde,
20 yıllık AKP iktidarının “sağlıkta dönüşüm” programı ve prime dayalı sistem
anlayışı vardır. Bakan Koca’nın, hekimleri kamuya geri döndüreceğini öne
sürdüğü yasayı gördük. Yasalaşan ‘SÖZDE’ iyileştirmeden yalnızca, çıka çıka ne
kadar olacağı belli olmayan ‘EK ÖDEME’ çıktı. Ek ödemenin de, hekimleri ve
diğer sağlık çalışanlarını ne kadar rahatlatacağı ise belirsizliğini koruyor. Anladığı
kadarıyla doktorlarımızın öncelikli beklentisi; Kıdem, liyakat, eğitim düzeyi gibi
somut ölçütlere dayalı bir denkleme bağlanmış, tek kalemde, emekliliğe
yansıyan, “insanın o kadar yıl okuduğuna değecek oranda ” bir maaştır. Belki
anımsayacaksınız; TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Recep Akdağ, bakanlığı
döneminde, “sağlıkta dönüşüm” programını süslü anlatımlarla sunmuş,
‘DÖNÜŞÜM’ sloganı üzerinden AKP’ye çok oy kazandırmıştı. Yapılan ilk işlerden
biri, doktorların muayenehanelerinin kapattırılmasıydı. Sadece kamuda
çalışanlara değil, özel hastanelerde çalışan doktorlara da muayenehane açma
yasağı getirilmişti. Bu yasak vatandaşa hoş görünüp AKP’ye prim kazandırsa da
sistem içinde önemli bir yükü kaldıran muayenehaneleri sistem dışı bırakmıştı.
Bunun üstüne medyada, insanları sağlık açısından kaygılandıran ve kışkırtan
yayınları da eklediğimizde, kışkırtılmış sağlık talebiyle sistem, yoğun hasta
başvurusuna yanıt vermekte zorlanmaya başladığı apaçık bir gerçektir. Hele
bugünlerde acil servislerde bile hastalar sıra beklemek zorunda kalıyor. Bunun
bedelini, somut sağlık sorunu olan, sıra beklemeye olanağı bulunmayan
hastalar belki de canlarıyla ödüyor. Sağlıkta her geçen gün artan şiddet de
cabası değil de nedir, sormak isterim!..
Sonuçta AKP’nin “sağlıkta dönüşüm” adıyla yaptıkları, sadece vatandaşın
cebine dokunmuyor, aynı zamanda, sağlık hizmetlerini sıradan vatandaş için
ulaşılmaz, hekimler ve sağlık emekçileri açısından da dayanılmaz hale getirmiş
bulunmuyor mu, elbette bulunuyor. O nedenle randevu sorunu, salt Bakan
Fahrettin Koca’nın dediği gibi MHRS’de yapılacak düzenleme veya hekimlerin
özlük haklarında ek ödemeye dayalı göstermelik iyileştirmelerle çözülemeyecek
kadar büyük hatta devasa bir sorundur. Artık köklü bir değişime, sağlıkta
gerçekten ‘SAĞLIKLI’ bir dönüşüme gereksinim vardır. Bu ve buna benzer
sorunların çözümüne de iktidarı değiştirmekten başlamak gerektiği apaçık
ortadadır!..
Yorum yapın