Yaz, sadece bir mevsim değildir. Yaz, ruhun hafiflediği, kalbin çocuklaştığı, umutların yeniden filizlendiği bir zamandır. Güneş gökyüzüne çıktığında, sanki biz de kendi içimizdeki karanlığı biraz daha geri iteriz. Sabahın erken saatlerinde kuş sesleriyle uyanmak, açık pencerenin ardında hafifçe esen sıcak rüzgârı hissetmek... Bunlar küçük gibi görünse de hayatın içindeki en sade ve en gerçek mutluluklardır.
Yaz mevsimi, insanı sokağa çağırır. Deniz kenarında çıplak ayakla yürümek, bir dondurmanın başında çocuksu kahkahalar atmak, akşamüstü serinliğinde dostlarla edilen sohbetler... Hepsi yazın armağanıdır. Doğa, bu aylarda cömertliğini konuşturur. Gökyüzü daha mavi, çiçekler daha renkli, meyveler daha tatlıdır. Kısacası yaz, bize yaşadığımızı hatırlatır.
Belki de en çok yaz akşamlarını severiz. Gün batımının o büyülü ışığında, hayallerimize biraz daha yaklaştığımızı hissederiz. Balkonlarda oturulur, eski şarkılar çalınır, geçmişe özlemle gülümseyip geleceğe umutla bakılır. Yaz, hatıralarla doludur çünkü. İlk aşklar, yaz tatilleri, ailece yapılan piknikler... Herkesin belleğinde bir yaz anısı vardır, içini ısıtan.
Bazen hayatın yoğunluğunda unuturuz: Mutluluk, büyük olaylarda değil; yazın ortasında yenen karpuzda, bir çocuk gülüşünde, gökyüzüne bakıp derin bir nefes almakta gizlidir.
Bu yaz, kendinize bir iyilik yapın. Güneşi selamlayın, doğaya kulak verin, bol bol gülümseyin. Çünkü yaz, içimizdeki neşeyi uyandırmak için geliyor.
Yorum yapın