Öyle zor zamanlardan geçiyoruz ki, geçim sıkıntısı ve gelecek kaygısı, kısacası zorlu ekonomik koşullar hepimizin hayatını olumsuz bir şekilde etkiliyor.

Yavaşladığı söylenmesine rağmen gittikçe artan ve bir türlü önüne geçilemeyen enflasyon sebebiyle alım gücü düştükçe düşüyor, dolayısıyla da bununla birlikte yoksulluk hatta açlık artıyor. Alım gücünde ki bu akıl almaz düşüş, sadece dar ve sabit gelirli yoksul aileleri değil, orta gelirli aileleri de fazlasıyla derinden etkiliyor…

En temel, en hayati ihtiyaçlar olan, barınma ve beslenme gereksinimini karşılamak bile ne yazık ki giderek daha da zorlaşıyor. Bunun yanında pazarı, marketi, akaryakıtı sürekli bir zam yarışı içinde, dolayısıyla bütün zorunlu ihtiyaçlar da büyük ölçüde kısıtlanıyor. Haliyle her gün artan fiyatlar alım gücünü hızla düşürmekte ve bu büyük bir kesimi de olumsuz yönde etkiliyor ve zorluyor…

‘Gelecek kaygısı’ gün geçtikçe daha da çok artıyor. Geleceğe dair umutlarımızın, planlarımızın ve hayallerimizin yerini büyük bir endişe, korku ve tam bir güvensizlik aldı…

O yüzden ne acıdır ki, gelecekle ilgili hiçbir şekilde ve durumda kontrol sahibi olamıyoruz!..

‘Gelecek kaygısı’ geçim derdi ve zorlu ekonomik koşullar yüzünden, kocaman bir belirsizlik, panik, stres ve endişe hakim olmuş herkeste ve özellikle de gençlerimizde…

Onlar daha hayatlarının başındalar ve haklı olarak da gelecek kaygısını had safhada yaşıyorlar. Kendilerini nasıl bir geleceğin beklediğinin endişesini yaşıyorlar. Bütün bu olumsuzluklar içinde ve olumsuz bir zihinle, nasıl olumlu bir hayat sürülebilir ki?..

Zor zamanlar yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Umarım bu zor süreci, birbirimize karşı daha anlayışlı, sabırlı ve iyimser davranarak, akıl ve beden sağlığımızı elimizden geldiği kadar koruyarak atlatmaya çalışabiliriz…

Geçici olduğuna inanmak istediğim bu zorlu süreci, böylelikle belki de daha kolay ve daha az hasarla atlatabiliriz. Allah hepimizin yardımcısı olsun!..