DÜNYA İKİ KAPILI BİR HAN
Bayram geleneklerimizde paylaşmak demek, küskünlükleri, kırgınlıkları bir kenara bırakıp aile dost arkadaşlarımıza sarılmak demek. Yeni başlangıçların sevgiyle temelini atmak demek. Öfkeyi kini bir kenara bırakıp tüm benliğimizle kucaklaşmak demek. Sahi ömür yolculuğumuzda ne kadar günümüz kaldı ne kadar saatimiz kaldı bilme şansımız yok. Ölüm denen gerçek er ya da geç ansızın hepimizin kapısını çalacak. Yaşadığın kadar varsın bu hayatta iyiliklerin de kötülüklerinde seninle toprak olacak gidecek.
Şuna inanın, sen öldükten sonra kimse sen öldün diye sabah akşam işini gücünü bırakıp senin hasretini çekmeyecek. Musalla taşına geldiğinde imam; “nasıl bilirsiniz?” diye sorduğunda sadece cemaatten sıradan bir “iyi bilirdik” sesi yükselecek. Üzülenler kadar sevinenlerde olacak belki.
Başkasının yanında çalıyorsan senin görevin bir başkasına devredilecek.
Kendi işin ve kazancın da iyiyse birinci derece yakınların tarafından işin devam ettirilecek. Malın, servetin neyin varsa bölüşülecek, mirasçıların hepsini sahiplenecek. Ne demişler “Dünya malı dünyada” bir top kefene sarılıp gideceğiz işte.
Özel eşyalarını toplayacaklar. Elbiselerin, ayakkabıların, ne varsa hepsini seçip ayıracaklar fakir fukaraya verecekler. Adının, kariyerinin, cinsiyetinin, mezhebinin, ırkının hiçbir önemi olmayacak. Bütün ölenlerin adı aynı değil midir? Cenaze, mefta ya da rahmetli.
Elbette sen öldükten sonra üzülenler de olacak. Seni biraz tanıyanlar, “Yazık!” diyecekler. Seni daha fazla tanıyan dost ve arkadaşların birkaç saat veya en fazla birkaç gün üzülüp, sonra da şakalarına ve gülüşlerine devam edecekler. Dost meclisinde adın geçtiğinde şöyle bir buğulanacak gözler. Yokluğunu ve ayrılık acısını derinden hisseden ailen ise birkaç ay veya en fazla birkaç yıl üzüntünü yaşayıp sonra onlarda hayata kaldığı yerden devam edecekler. Eee ne demişler “hayat devam ediyor.”
İşte bu şekilde senin halk arasındaki öykün son bulacak. Seninle birlikte ahirete gidenler bu dünyada yaptıkların olacak. İyilikse iyilik kötülükse kötülük bunların mükafatı veya cezası ile Allah’ın huzuruna çıkacaksın. Sana ne malın ne dostun ne de ailenin faydası olacak.
O vakit! Aldanmayalım dünyaya,
Elbette çalışalım kazanalım ama tapmayalım mala mülke. Dünya malı dünyada kalıyor işte. Bayram bahanemiz olsun, canımız sağ sağlığımız yerindeyken ayağımız elimiz tutuyorken hadi yeni bir başlangıç yapalım. Bitirelim kırgınlıkları küskünlükleri sarılalım birbirimize. Yaşamımızın bir imtihan ve gelip geçici bir zaman olduğunu unutmayalım. Aşık Veysel’in dizelerinde dediği gibi “iki kapılı bir handa gediyoruz gündüz gece” farkına varalım buranın dünya olduğunun. Unutmayalım; seni tanıyan son kişi öldüğünde hiç yaşamamış olacaksın.
Sağlıcakla…
Damga gazetesinden alıntıdır.
Yorum yapın