Şu çetrefilli, kısacık hayatta her insan konuşup içini dökebileceği, sırrını, derdini, her türlü sıkıntısını paylaşabileceği birine ihtiyaç duyar. Candan bir arkadaşınız varsa ‘dostum’ diyebildiğiniz, ne büyük bir şans!..
Zamanımızda gerçek dost edinmek çok zor. Özellikle teknolojinin buz gibi soğuk ortamında, ne kulağa hoş gelen bir ses var, nede gözlerinizin içine bakan tatlı bir gülümseme…
Ne yazık ki dostluklar, arkadaşlıklar da sanal, duygusuz, paylaşımsız, soğuk… Dostluğun değeri yok, anlamını yitirmiş, içi boşaltılmış…
‘Dost acı söyler’ derler de aslında gerçek dost acıyı tatlı söyleyebilendir…
Sizi gerçekten tanıyan ve ona göre hareket edendir. Sizi sizden iyi tanıyan, arkanızı rahatlıkla yaslayabildiğiniz, samimi ve riyasız, yanında içinizi rahatlıkla dökebildiğiniz, kan bağı değil can bağı olan, kardeş olan, sırdaş olandır ‘dostum dediğin!..’
Hepsinden öte, ‘dost’ yeri gediğinde bir psikologdur. Hayatınızda olup biten ne varsa rahatlıkla ‘dostum’ dediğiniz insana anlatabilirsiniz. Aynı şekilde oda size anlatır ve birbirinize çözümler sunarsınız. Artıları, eksileri birlikte değerlendirirsiniz. Birbirinize farklı bakış açıları sunarsınız, başka pencereler açarsınız. En iyiye, en doğruya ulaşmada basamak olursunuz. Ona güvenirsiniz, ondan asla şüphe etmezsiniz, size karşı dürüst olduğunu bilirsiniz.
Aynaya bakar gibi, ona baktığınızda kendinizi görürsünüz. Mevlana’nın da dediği gibi: İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur!..
Bütün bunlar o kadar kıymetli ki, hele yaşadığımız şu zamanda. Ne mutlu böyle dostu olanlara…
Sanal dünyanın hâkim olduğu günümüzde, gerçek dostun kıymetini bilen ve anlayan çok az insan kaldığı gibi, gerçek dost edinebilmiş insanda çok az… Gülerken herkes eşlik eder de ya ağlarken?
Başarılara herkes ortak olurda ya yenilgilere?
İşte ‘dostum’ dediğin, her şartta, her durumda sorgusuz sualsiz yanı başında durandır, ‘öf’ bile demeden…
Dostum dediğin seni anlar. Sesinin tonundan, bakışından iyi olup olmadığını anlar. Her gün görüşmek demek değildir dostluk, araya zaman girse bile kaldığın yerden devam edebilmektir. Önemli olan birbirini anlamak, yeri geldiğinde teselli etmek, birlikte ağlayıp, birlikte gülmek, acıyı azaltıp, sevinci çoğaltmaktır.
Gerçek bir dostun olması, bu hayatın bize verdiği en büyük şans, en güzel armağandır. Çünkü kolay bulunmuyor ‘dostum’ diyebileceğimiz insanlar. Özellikle zor zamanlarımızda daha çok ortaya çıkıyor ve değeri katlanarak artıyor böyle ilişkilerin…
Dostlar birbirlerini eksileriyle, kusurlarıyla sever, saygı duyar ve birbirlerinin kıymetini bilirler. ‘Dostluk’ her insana nasip olmayacak hazinelerden biridir. Yine Mevlana’nın güzel bir sözünü hatırlayalım: ‘Dostluk iki yürek arasında nehir gibidir. Gittiği yeri de temizler, geldiği yeri de!..’
Yüzümüzden düşen bin parçayı toplayıp ta yerine kocaman bir tebessüm yerleştiren insanlar var ya… Onlar iyi ki var!..
Yorum yapın