DİNDARLA DİNCİ FARKI..

Yakın geçmişte benzer başlık ve içerikte yazdım ama yine yazmak şart oldu bu konuda. Çünkü ‘anlatılanı anlamayan zihniyet sahibi olanlar’ gittikçe çoğalıyor ve güçleniyor, cahilin aptalı bilgiç olur misali!.

Ben şahsen Türkiye’de en çok yozlaştırılan, yıpratılan, içi boşaltılan kavramların başında laikliğin geldiğine inanıyorum. Özellikle dine dayalı siyaset yapanlar yani burada kesinlikle gerçek dindarları kast etmiyorum, kast ettiğim dinciler, günümüzde en şiddetli ‘laiklik karşıtları’ olarak kendini göstermektedir. Üstelik bunlar, yani dinciler, daha kavrama bile inmeden, terim üzerinden konuyu saptırmaktadırlar. Örneğin; günümüz siyasal İslamcılarının ‘çalakalem’ yazdığı bazı kitaplarda LAİKLİK; ‘din karşıtlığı’ hatta ‘din düşmanlığı’ ve de ‘dinsizlik’ olarak tanımlanmaktadır. Oysa ben öyle inanıyorum ki, LAİKLİK, asla ‘din karşıtlığı, düşmanlığı’ ya da ‘dinsizlik’ değildir. LAİKLİK, iddia ve isnat edilenlerin tam tersine, bütün dinleri, mezhepleri ve ateistler de dahil olmak üzere her türlü inancı ve inançsızları da koruyan bir devlet ilkesinin uygulanmasıdır. Gerçek anlamda demokratik ve sosyal devlet olmanın öncelikle temel koşulu; bütün vatandaşlarına, din, mezhep, ırk, dil, cinsiyet farkı olmaksızın eşit davranmak zorunda olduğudur. Bu da ancak laiklik ile mümkündür. Yani sözünü ettiğim bu eşitlik ancak laiklik ilkesi ile sağlanabilir. Dolayısıyla her ‘Demokratik Devlet’ laik olmak zorundadır. Her laik devlet demokratik olmayabilir, ama her Demokratik Devlet, vatandaşlarına eşit davranmak için, laik olmak zorundadır. Laikliği saptırmak isteyenler “Birey laik olmaz, devlet laik olur” diye yanlış bir iddiayı da öne sürerler. Oysa laik devletten yana olan her birey laik olarak kabul edilir. Tıpkı demokratik devletten yana olan her bireyin demokrat olarak kabullenilmesi gibidir. Örneğin; bir Budist, bir Yahudi, bir Hıristiyan bir Müslüman, ya da bir ateist devletin laik olmasından yanaysa, laik kabul edilir. Pek çok inanç sahibi olan dindar kişi, laik devletten yana oldukları için laiktir. Laiklik, bazılarının savunduğu gibi sadece din ve devlet işlerinin birbirlerinden ayrılması demek değildir. Laik devletin, din ve devlet işlerini ayırmasının yanında iki önemli görevi daha vardır. Bu görevlerin birincisi, çoğunlukta olan inanç sahiplerinin, bu inançta olmayan vatandaşlara baskı yapmasını engellemek, bütün inanç sahiplerini ve elbette inançsızları da ‘ÇOĞUNLUK BASKISINA KARŞI KORUMAKLA YÜKÜMLÜ’ olmaktır. İkinci olarak da, Allah adına, peygamber adına, din adına, piskoposlar, papazlar, rahipler, şeyhler, şıhlar, mollalar, hocalar tarafından, insanlara inançlarını nasıl yaşayacaklarına, özel yaşamlarını nasıl düzenleyeceklerine ilişkin ‘BASKI YAPILMASINI DA ÖNLEMEKLE YÜKÜMLÜ’ olmaktır. Şimdi de dinci ile dindar arasındaki farklar nelerdir, görmek istersek; Dinci, başkalarının inançlarına saygısızdır, kendi inancından olmayanları düşman sayar. Dindar ise, başkalarını inançlarına da kendi inancına istediği saygıyı gösterir. Dinci Demokratik Rejim düşmanıdır. Dindar ise Demokratik Rejim düşmanı değildir. Dinci Laik Devlet düşmanıdır. Dindar asla Laik Devlet düşmanı değildir, olmaz. Dinci için siyaset, sadece din açısından önem taşır. Dindar için siyaset, bağımsızlık, demokrasi, adalet, eşitlik, özgürlük gibi kavramları da içerir. Dinci için din, siyasetin temel aracıdır. Dindar için ise din, siyasette araç olarak kullanılmaz. Dinci devletin, kendi dininin esaslarına göre örgütlenmesini ve işlemesini bekler. Dindar ise devletin din esaslarına göre örgütlenmesini ve işlemesini beklemez. Dinci farklı inanç ve düşünce sahiplerinin ‘katledilmesini vacip’ görür. Dindar içinse, tüm inanç sahipleri ve hatta inanmayanlar bile saygındır. Dinci kendisi gibi olmayan ve düşünmeyenlere karşı daima nefret ve kin doludur. Gerçek Dindar ise manevi olarak daima sevgi doludur. Dinci çok katıdır, epeyce bağnazdır, peşin ve ön yargılıdır. Dindar her zaman hoşgörülüdür. Dinci işine geldiğinde zorbalığı ve şiddeti destekler. Dindar ise her durumda, kesinlikle şiddete karşı çıkar. Sözün özü; Dinci ne kul, ne insan, ne de vatandaş olarak makbuldür, öyle olmakta istemez zaten. Dindar ise hem kul, hem insan, hem de vatandaş olarak daima makbul insandır. Sizlere DİNCİ ile DİNDAR arasındaki farkı daha açık ve net nasıl anlatayım bilemedim!..