CHP TARİHİ SAVRULMAYI MI YAŞIYOR?

Ulusal Kurtuluş savaşımızın başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk’ün kurduğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olan
Cumhuriyet Halk Partisi, kanaatim odur ki, Türkiye’nin yaşayageldiği bu kritik
süreçte siyasal vazgeçilmez ilkeler anlamında da tarihinin en büyük savrulmasını
yaşamaktadır. Laiklik ilkesinden giderek uzaklaşan ve bu nedenle kamuoyu
nezdinde AKP’nin gölgesinde siyaset yapan bir görünüm sergileyen CHP’nin
bugünkü yönetimi, CHP’ye oy veren seçmenlerini karamsarlığa sürükleyen bir
izlenim vermektedir. Dahası CHP, Türkiye için gerçekten ülkenin geleceği için
umut olacağına, Türkiye gün geçtikçe daha çok karanlığa sürüklenirken aymazlık
içinde görüntü vermekten kaçınmamaktadır. CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, dikkatle izleyenler anımsayacak ve bana hak vereceklerdir,
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez ilkesi laikliği neredeyse hiç gündeme getirmiyor,
siyasetin, ekonominin, hukukun, eğitimin, devlette kadrolaşmanın
dinselleşmesiyle ilgili sorunu görmezden gelmekte veya görüyor ama
muhafazakarları ürkütmemek amacıyla o konuya girmemektedir. Mevcut CHP
yönetimi laiklik konusunda böyle edilgen kaldıkça, bundan cesaret alan AKP
iktidarı, tarikatlar ve cemaatler, anayasada yer alan laiklik ilkesini bertaraf
etmek ve teokratik bir düzeni kurmak ve yerleştirmek amacıyla daha fazla
gayret göstermek, çaba harcamakta, karanlık emellerini gerçekleştirmek için
kendilerine daha geniş bir alanlar açmaktadırlar. Daha birkaç önce CHP MYK
üyesi Bülent Tezcan bir medya kuruluşuna yaptığı açıklamada, CHP’nin laiklik
konusunda asla geri adım atmadığını, sadece söylemlerinde sürekli laiklik
terimini kullanmadığını ifade etti. Aslında CHP’nin bütün söylemlerini laiklik
ilkesi üzerine kurmasını bekleyen kimse zaten yoktur. Sorun, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası’nda, CHP’nin Parti Programı’nda ve Parti Tüzüğü’nde yer
alan laiklik ilkesi üzerine, CHP’nin hiçbir söylem geliştirmemesinden,
dillendirmemesinden kaynaklanmaktadır. Eğer CHP, ekonomi, hukuk, adalet,
medya, yolsuzluklar alanındaki sorunlarla birlikte, laiklik alanındaki sorunları da
yeri geldiğinde, gerektiğinde gündeme getirse ve o sorunlara yönelik çözüm
önerilerini de kırmızıçizgiler anlamında ortaya koyarsa, o zaman ortada zaten
hiçbir sorun kalmayacaktır. Yapılan tüm kamuoyu araştırmaları ve bağımsız
anketler, CHP’nin, İYİ Parti’nin, HDP’nin, tüm sol ve sosyalist partilerin toplam
oylarının, yani yaklaşık yüzde 55’e varan bir oyun, AKP-MHP iktidarının bitmesi
için yeterli olabileceğini göstermektedir. CHP ve İYİ Parti’nin başını çektiği Millet
ittifakına dahil edilmeseler bile ki dahil edilmeleri mümkün görünmemektedir.
HDP ile diğer sol partilerin sadece sandıkta destek vermesi durumunda, AKP-

MHP iktidarı kesinlikle son bulabilir. Buna rağmen CHP’nin, laiklikle sorunu olan
ve toplam oyları yüzde 5’i, 6’yı geçemeyeceği öngörülen DEVA, Gelecek Partisi,
Saadet Partisi gibi partilerden asla vazgeçemeyecek düzeyde sürekli ödünler
vermesi, adeta o küçük partilerin liderlerinin ağzının içine bakar vaziyette tutum
alması kanımca CHP’deki yapısal savrulmanın göstergelerinden birisi ve de en
önemlisidir. Şimdi sorulması gereken soru bence şudur; Bu tarihsel savrulmanın
arkasında hangi iç ve dış güç odakları bulunmaktadır?.