Geçtiğimiz Cuma günü Cuma Namazı’nı Dursunbey’de kıldım. Caminin İmamı, Cuma Namazı’ndan önce yaptığı konuşmasında “cennette olanların, cehennemde olanlarla konuşacağı söyledi.” Böyle bir şeyi o güne kadar hiç duymamıştım ve araştırdım ve sonucu sizinle paylaşmak istedim.
Sorular
1. Kuran, cehennemdekilerin birbirleriyle ve cennetliklerle konuşmalarından söz ediyor mu?
2. Eğer bu konuda ayet veya ayetler varsa, cehennemde azap gördükleri halde nasıl oluyor da hem azap görüp hem birbirleriyle veya cennetliklerle konuşuyorlar?
- Hem cehennemdekilerle hem de cennettekilerle konuşmak ayrıca aynı anda da azap görmek nasıl mümkün olur?
3. Cehennem ve cennet farklı yerlerde olmasına rağmen konuşmalar nasıl olacak, doğrudan mı görüşerek mi yoksa başka vasıtalarla mı olacak?
Cevaplar
1. Evet konuşacaklar:
Şöyle diyecekler: 'Ne oluyor da dünyada iken kendilerini kötülerden saydığımız kimseleri burada göremiyoruz! Onları küçümseyip alaya almakla yanlış mı yapmışız, yoksa (buradalar da) gözden mi kaçırdık?' Şüphe yok ki cehennem ehlinin, birbirleriyle şu münakaşaları, gerçektir." (Sad, 38/62-64) mealindeki ayetlerde bu gerçeği görmekteyiz.
Cehennem ehli, cennet ehli ile de konuşur:
"Cehennem ehli cennet ehline, 'Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan biraz da bize verin!' diye seslenirler. Onlar da 'Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır.' derler." (Araf, 7/50) mealindeki ayette bu gerçeği görmekteyiz.
2. Allah her şeye kadirdir. Aynı anda azap verirken, konuşturur da.
Ahiret işleri ile dünya işleri çok farklıdır. Şeklini, tarzını bilmesek de, Allah “konuşurlar” diyorsa, konuşmaları mümkündür.
3. Bazı ayetlerden anlaşıldığına göre, doğrudan konuşacaklar.
"(Cennet sohbetinde) birbirine dönüp karşılıklı sorular sorarlar. İçlerinden biri şöyle der: 'Benim bir arkadaşım vardı; derdi ki: Sen de (yeniden dirilişi) onaylıyor musun gerçekten? Biz, ölüp de toprak ve kemik yığını haline gelmişken mutlaka hesaba çekilecekmişiz öyle mi?' Ve ekler: 'Şimdi dönüp bakar mısınız (ona)?' Sonra kendisi dönüp bakar ve arkadaşını cehennemin ortasında görür. 'Allah’a yemin ederim ki' der, 'Neredeyse beni de mahv edecektin! Rabbimin lütfu olmasaydı ben de şimdi (senin gibi) cehenneme girenler arasında olacaktım.'” (Saffat, 37/50-57) mealindeki ayetlerde bu doğrudan yapılan görüşmeyi ve konuşmayı görüyoruz.
Elbette ki her şeyin en iyisini, en doğrusunu ve gaybı ancak Allah bilir.
Yorum yapın