ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI OBEZİTE

Obezite; tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde gitgide yaygınlaşan ciddi bir hastalık, çağın hastalığı, kronik bir hastalık…

 Diğer bütün kronik hastalıklara yol açan büyük ve ciddi bir problemdir. Fiziksel hastalıklara yol açtığı gibi, psikolojik rahatsızlıklara da büyük etkisi vardır. Yani obezitenin fiziksel, psikolojik ve sosyal etkileri oldukça fazla, olumsuzluk adına…

 Depresyon, kaygı bozukluğu, kişilik bozukluğu, uyku bozukluğu, yeme bozukluğu, özgüven eksikliği, sosyal yetersizlik gibi psikolojik sorunları da yaşayan obezler, bunun yanında kalp, damar hastalıkları, diyabet, kas iskelet sistemi hastalıkları, tansiyon ve daha birçok sağlık sorunlarıyla da baş etmek zorunda kalıyorlar. Obezite tedavisinde tüp mide, mide küçültme, gastrik bypass, gibi cerrahi müdahaleler ve mide balonu yöntemleri de uzmanların uyguladıkları tedaviler arasında…

 Yapılan araştırmalar, tıbbi müdahalelerin obeziteyi tedavide, hatta önlemede yetersiz ve çaresiz kaldığını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Yani ameliyatında kesin bir tedavi yöntemi olmadığı bir gerçek…

 Doktorların diyet, yürüyüş, hareket, spor gibi önerileri genelde tutulmadığı, tavsiyeler havada kaldığı için, obezitenin önlenmesi konusunda hiçbir faydası olmadığı bilinmektedir…

 Obezitenin nedenleri arasında, aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları ilk sırada yer almaktadır. Bilinçsiz şekilde yemek, durmadan atıştırmak, hareketsiz bir yaşam, sürekli oturmak, televizyon ve bilgisayar karşısında oturarak durmadan atıştırmak, obeziteye yol açan sebeplerden bazıları..

Obez kişilerin yaşadığı sorunlardan biri de solunum sorunlarıdır. Zorlu ve güç bir şekilde nefes alıp verirler. Bunun yanında az önce de belirttiğim gibi birçok sağlık sorunları ve depresyon gibi, psikolojik sorunlarla da mücadele etmek zorundadırlar. Toplum içine karışmazlar, sosyal hayatlarını da dar bir alana sığdırırlar bu yüzden…

 Aslında obeziteden korunmak, kurtulmaktan çok daha kolaydır. İpin ucu kaçmadan, dengeli, düzenli, bilinçli ve sağlıklı beslenerek, doğru bir beslenme alışkanlığı kazanılmalıdır. Hazır fastfood yiyecekler, sağlıksız içecekler, kalorisi yüksek yiyecekler, lokanta yemekleri, kesinlikle tercih edilmemeli, düzenli spor, yürüyüşler yapılmalı, hareketli olmaya özen gösterilmeli, fizik hareketleri yapılmalı ve bütün bunlar mecburiyet değil, yaşam tarzı olarak görülmeli…

 Obezitenin gitgide yaygınlaştığı dünyamızda çocukları obeziteden korumak ailenin, anne babanın görevi ve sorumluğudur. Çünkü rol model ailedir. Aileler televizyon, bilgisayar karşısında yemek yeme alışkanlıkları, öğün atlamaları, hareketsiz yaşam sürmeleri, tencere yemeğinden daha çok fastfood tarzı yiyecekler tüketmeleri gibi davranışlarla çocukları olumsuz beslenme alışkanlıklarına teşvik ederler. Aslında bu anlamda çocuklar, en büyük kötülüğü kendi ailelerinden görür. Bilinçsiz duyarsız, tembel, bir yandan da maddi sorun yaşamayan anne baba obezitenin yayılmasında en önemli faktördür…

 Obezitenin tedavisinde önce aileye sonra çocuklara beslenme eğitimi verme, yeme alışkanlıklarında değişiklik sağlanması, fiziksel aktiviteye yönlendirme ve bunun gibi çok yönlü tedavi yöntemleri öncelikli ve gereklidir. Önce ailenin sonra çocukların eğitilmesi ve bilinçlenmesiyle obezitenin önüne geçilebilir belki de. Daha çok geç kalınmaması ümidiyle…

Sağlıkla, sağlıcakla kalın…