Yarışlarda sona yaklaştıkça hani derler ya “son düzlüğe girildi!” diye…

31 Mart Yerel Seçimleri için bugün itibarıyla artık son 32 gün. Geri sayım devam ediyor…

Merak, heyecan, kargaşa ve de yoğun biçimde bunaltan stres almış başını gidiyor. Duygular yoğun, herkes gergin ve aynı zamanda yorgun…

Ağızdan çıkanları kulaklar duymuyor herhalde!..

Geçen yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesinde de seçimlere dair yazdığım yazılarımda değindiğim gibi, kafası bir hayli karışık olanlarda var ne istediğini ve ne yapacağını bilenler de…

Bu arada şunu da belirteyim hemen ‘benim fikirlerime, inancıma, dünya görüşüme tam anlamıyla uyan herhangi bir siyasi oluşum göremiyorum. Yine de bir oyum var ve bence o bir oyum çok değerli…’

Düşünce yapıma en uygun yere gideceğini de biliyorum. Yani ben o bakımdan bu konuda kafası çok net olanlardanım yani, hayırlısı artık!..

Hayatımızın gidişatını verdiğimiz kararlar belirler. Kararsızlığımızı azaltmak için vereceğimiz kararların sonuçlarını; eğer kafamızda muhakemesini yapıp değerlendirebilirsek, işte o zaman nasıl karar vereceğimiz daha da netleşir, kolaylaşır. James Thurber’in şu sözü tam da bugünler, böylesi durumlar için söylenmiştir sanki; “Korkuyla arkamıza veya öfkeyle önümüze değil, bilinçle etrafımıza bakalım!..”

Bu anlamlı sözden, özdeyişten de anlaşılacağı üzere korkunun da öfkenin de bize bir yararı yok, hatta zararı olur. Korkarak ilerleyemeyiz, öfkeyle de önümüzü asla net göremeyiz. Bilinçli, mantıklı veya tarafsız bir gözle etrafımızda olup biteni değerlendirebilir ve ona göre hareket edebilirsek daha doğru kararlar vermiş oluruz…

Yine bu konuya dair adeta ‘cuk’ oturan bir söz daha var ki, çok anlamlı çok sevdiğim bir sözdür; “Biz bu dünyayı atalarımızdan miras almadık, torunlarımızdan emanet aldık…”

Bu sözü günümüzde, ülkemiz özeline indirgediğimizde, memleketimiz, bayrağımız, cumhuriyetimiz, her birimize emanettir…

Emanetimize sıkı sıkıya, sadakatle sahip çıkıp, gelecek nesillere en iyi şartlarda barış, huzur ve güven içinde yaşayacakları bir memleket bırakmak boynumuzun borcu olmalıdır. Çünkü bu vatan bizden çok gençlerin, gelecek nesillerindir. Bizler bu emanete ne kadar sahip çıkabildik, tartışılır elbette…

Ama gençlerimiz bizlerden daha iyi sahip çıkacaklardır.

Umut ediyorum ki, sandıklar hakkaniyetle, güvenle korunur, oylar adaletli biçimde sayılır. Kaos ortamı olmadan, seviyeli ve hoşgörülü bir şekilde şaibesiz bir seçim geçiririz. Bugünkü yazımın başlığında ve başlangıcında da belirttiğim gibi, siyaset bana göre; çok çirkin, hiç güven vermeyen, muhabbetinden dahi çok sıkıldığım bir konudur. Ama yıllar içinde ve de defalarca oy kullanmış biri olarak benim de bir dünya görüşüm, bir siyasi bakışım vardır elbette…

31 Mart Yerel seçimlerine sayılı günler kala, pek sevmesem de siyasete kayıtsız kalamıyorum. Etrafımda gözlemlediğim ve televizyon kanallarından izlediğim kadarıyla gerilim ve heyecan gün geçtikçe artıyor, kafalar karışık, kararlar değişken, kısacası oyların henüz nereye kime verileceği çok net değil gibi…

Bu seçim önceki diğer seçimlere göre çok daha stresli, heyecanlı, oldukça gergin bir ortamda ‘adeta sürpriz yumurta gibi’ sonucun ne olacağı net olarak kestirilemeyen bir seçim olacak gibi görünüyor…

Kararsızlar çok fazla gibi görünüyor ama kafası net olanlarda gergin durumda…

Bir taraf ‘ARTIK YETER!’ der strese girer, bir taraf ise ‘Aman sıkı tutalım kayıp GİTMESİN!’ der strese girer…

Böylece bir stres yumağı içinde herhalde ben ve benim gibi düşünenler biraz daha rahat, günkü çok şükürler olsun ki, fanatik bir militan veya partizan değilim, herhangi bir partili hiç değilim…

Kendine özgü fikirleri, görüşleri, tecrübeleri olan kendi halinde sade bir vatandaşım…

O yüzden ve herhalde ‘tarafsız olanlardan daha tarafsızım’ diye düşünüyorum. Fikirlerim net, gördüklerim, yaşadıklarım çok net ve berrak. O yüzden yapılanları, yapılmayanları daha net ve tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirebiliyorum

Benim güzel memleketimin, hak ettiğimiz eşitlik ilkesiyle, ayrımcılık yapılmadan, dünya durdukça bayrağı göklerde dalgalanan, dünya durdukça minarelerinden ezanların susmadığı, insanca, kardeşçe yaşayacağımız günlere kavuşacağımız inancındayım. Çünkü; ‘Sonuca giden her yol mubah DEĞİLDİR!..’

Aksi durumda Allah huzurunda bunun günahı, vebali çok büyük ve ağırdır!..

Siyaset yapmak, hakaret etmek, aşağılamak, iftira atmak olmamalı, her şey bu kadar ucuz olmamalı. Böyle pis, çirkin, çamurlaşmış siyaseti asla kabul etmiyorum!..