Bugün geçtiğimiz günlerde aklıma gelen ve not aldığım iki ata sözü hakkında size düşünce ve fikirlerimi paylaşmak isterim.

İlki “emek olmadan yemek olmaz” ve ikincisi “erken kalktım işime, şeker kattım aşıma.”

Birinci atasözümüz, tam da hayallerle gerçekler arasındaki ince çizgiyi tokat gibi yüzümüze çarpıyor. Hepimiz bir sabah uyandığımızda piyangodan para çıkmış ya da bir mucizeyle işler kendiliğinden yoluna girmiş olsun isteriz ama işin aslı öyle değil. Sofrada yemek varsa, birileri onu pişirmiş, tarlada domatesi toplamış, taşı toprağı işlemiş...

Yani yemek masasına kadar gelen her lokmada emek var. Emeksiz yemek mi? Ancak rüyada olur, onda bile biraz terlemeden uyanamıyorsun!

Burada esas mesele, emeğin sadece fiziksel bir çaba olmadığını fark etmek. Emek, bazen bir fikri zihninde olgunlaştırmak, bazen de sabırla bir işin sonucunu beklemek demek. Günümüzde her şey hızlı, çabuk ve anında olsun istiyoruz. Ama doğanın kendisi bile bize sabrı öğretiyor. Bir ağacın meyve vermesi aylar sürerken, neden hayatlarımız bir gecede değişsin ki?

 

***

İkinci atasözümüz ise 5'te uyanınca dünyayı kurtardım enerjisini savunanların dedesinden kalma motivasyon kaynağı. Erken kalkan yol alır, aşı da şekerlenir. Sabahın köründe uyanıp işe koyulanlar, gün boyu işleri tıkırında götürür. Ama elbette burada ince bir detay var: Sırf erken kalkmak yetmez, kalkıp da Instagram'da sabah güneşi fotoğraflarına dalarsan, o şekerli aşın ancak bir hayal olur. Esas olan, erken kalkmanın yanında o zaman dilimini nasıl değerlendirdiğin. Başarı dediğimiz şey, sabahın sessiz saatlerinde alınan notlar, çizilen planlar ya da yapılan ufak tefek hazırlıklarla şekilleniyor.

Bu iki atasözü birleşince, ortaya hayatın temel yasası çıkıyor: Emek ver, zamanında işe koyul, sabret ve tadını çıkar. Emek olmadan yemek olmaz ama emek, sadece fiziksel çaba değil, zihinsel ve duygusal bir yatırım da demektir. Hayatın reçetesi aslında bu kadar basit ama uygulaması biraz zahmetli. Yani şu dünyada bedavaya sadece güneş doğuyor, gerisi hep bir emek, hep bir mücadele...

O yüzden sabah alarmı çaldığında beş dakika daha demek yerine, kalkıp şekerli aşına bir kaşık da sen katmaya gayret göstermelisin.

Saygılarımla.