Altın rengi, sarı tütün diyarı
Akhisarlı, atlı milis süvari
Kahvehane sohbetinde anlattı
Yaşadığı, gördükleri sıralı
Balıkesir, Savaştepe Soma’dan
Kırkağaç’tan Bergama’ya girmeden
Esentepe menderesi görmeden
Çukurbağlı evlerinin terası
Görünüyor Göktepe’nin yarısı
Güneşli günlerin, seher yelleri
Tıkırtılar taşıyorken treni
Belinde kaması, başında bere
Aynı kompartımanda, demirci efe
Potur şalvar, mahmuzlu çizmeleri
Fişekleri sarmalamış belini
Kabza kavramış, tetikteki elini
İzliyorum, geleni, gidenleri
Akçalı Kel Mahmut’un anıtı
Dumanlar içinde, şahlanan atı
Çimenler üstünde ezilmiş otlar
Barut kokuyor, humuslu topraklar
Meşelikte, leylak çaylak baharı
Malkoç vadisinde tabyalarını
Görüyorum milis alaylarını
Güle güle diye, sesleniyorlar
Katarlanmış yol alırken treni
Mızrak mızrak, gün fecrin kızılında
Güneş doğarken girdik, Umurlu’ya
Kübra bacının, kuşaklı belinde
Kemere gizlenmiş, silâh elinde
Bekliyor istasyonda gelenleri
Gözlerinde umut, ışık hüzmesi
Müjdeliyor sanki, güzel günleri
Küller içerisinde, çay özü çiftlik önü
Erbeyli’de bayrak, sancak beyliği
Yörük Ali efe, seferberliği
Aynısıdır, dağlardaki yankısı
Gök kubbede, namludan çıkan sesi
Eğilmez başın gibi, dağlar bulutlu efem
Germencik’te revir, sağlık ocağı
Dediler burası, sargı odası
Antik anıt, Selçuk Harabeleri
İncirköy’de yakılmış evleri
Vurgun yemiş, baskında efeleri
Karakol basılmış, yollar kesilmiş
Barut kokusu, genzime sinmiş
Dumanlı dağların, gözünde gizli
Çift kırmalı, tüfekler ellerinde
Cesur yürek, vatanın bekçileri
Bu vatan bizim diyor, efeleri
Yorum yapın