Canım ülkemde yaşadıklarımızı sadece seyredebiliyoruz elimden gelse  çıkıp haykırmak yeter yahu yeter diye avazımın çıktığı kadar bağırmak istiyorum  ama  bu ülkede bunu yaparsanız adresiniz hemen belli oluverir.

Gazetemiz Demokrat’ta uzunca bir sürede köşemden bir şeyler yazmaya çalıştım haftada iki gün Salı ve Cuma günleri sizlerle oldum. Bu Cuma şu satırları yazarken üzülerek bilmenizi isterim ki sağlık sorunlarım nedeniyle ne kadar süreceği belli olmayan bir tedavi sürecine başlıyorum doktorlarımın talimatı doğrultusunda hareket edeceğim kısacası bu yazım son yazım olabilir.

Kesinlikle yorulmadım ancak moral motivasyonum sıfırın altında beni yoran olaylardan çok büyük bir kitleyi de yorduğunu biliyorum ben ülkemin taşına toprağına kurban olurum ancak sisteminden nefret ediyorum kimse kusura bakmasın ne varmış sistemimizde diyenler olabilir dilimin döndüğünce anlatayım.

26 suç dosyası olan biri daha baharını yaşamadan gencecik bir polis memurumuz Şeyma Yılmaz’ı şehit etti. Neden ettiğini bir düşünün amaç yok ideal yok hırsızlıktan aranan bu kişi yakalanınca polise mukavemet ediyor bir erkek polisin belinden silahını gasp ederek sağa sola rast gele ateş ederken Şeyma Yılmaz’ı şehit ediyor.

Bu vatandaşın 26 ayrı suç dosyası mevcut uyuşturucu, gasp, kasten yaralama, hırsızlık, buna benzeyen daha birçok suç bir polisimizi şehit eden bu zihniyete hiç şaşırmadık daha 19 yaşındaki bu şahsın eski içişleri bakanıyla birlikteki fotoğrafına da tabi ki şaşırmadık. Benim şaşırdığım birkaç gün önce yaşadığımız bir olay var biraz değinmek istiyorum. 

Tüm Türkiye’nin tanıdığı Çiftlik Bank kurucusu tosuncuk lakaplı Mehmet Aydın için verilen ceza çok dikkatimi çekti ve sizlerle paylaşmak istedim. Mehmet Aydın Çiftlik Bankı kurup insanlara çok kazanacaksınız deyip dualarla görkemli bir açılış yaptıktan sonra topladığı paralarla yurt dışına kaçmıştı. Lüks arabalar ve manken gibi hatunlarla bir çok paylaşımlar yaparak gündemde kalmayı başaran bu tosuncuk yargılanması sonrası 88 bin 302 yıla mahkum edildi.

Şahsen ben bu olayın sonunu merak ediyorum zaman gösterecektir bunu neye dayanarak yazıyorsun diyenlere şu hatırlatmalarda bulunmak isterim 1980’li yıllarda Türkiye’de bir bankerler furyası vardı. İlk bankerlerimizden olan Banker Kastelli  Abidin Cevher Özden 10 bankayla anlaşarak yüksek faizle  tahvil ve  mevduat sertifikası alıp satmaya başladı.

Bu nedenle kara parayı, ak para yapıyordu anlaşma yaptığı banka sayısı artarak 38 bankanın 31. anlaşma yapıp  mevduat  sertifikaları pazarladı ve her geçen gün yükseliyordu. Öyle yüksel diki 550.000 kişi ona emanet  ettiği  2,5 milyon doları kontrol ediyordu ancak bu uzun sürmedi ve Tunus’a kaçarak bankerlik olayı sona erdi.

Tunus’ta yakalanıp yurda getirildi.  37,5 yıl ceza aldı 255 gün hapis yattığı bu davadan yargılanarak suçsuz bulundu ve salıverildi 2008 yılında iş yerinde silahıyla intihar ederek yaşamına son verdi.

Tüm bu yaşananlardan ders alınmamış olunacak ki hakkında kitaplar yazılacak olan bir banker daha türedi Banker Yalçın. Daha 16 yaşındayken İller Bankasında çaycılık yaptığı dönemde sürekli çok para kazanmak hayalleri kuruyordu 17 yaşına geldiğinde Demokrat Parti gençlik kollarına kaydoldu. Burada Burhan Tan’la tanıştı ve birlikte iş yapmaya karar verip ticarete atıldı.

Banker Yalçın  ticarette  umduğunu bulamayınca hayalindeki 200 bin lirayı nasıl bulurum diye düşünürken  Banker Semramis  Gürpınar’a gitti.

Burada insanların tomar tomar paralar getirdiğini görünce adeta çıldırdı ve kendi Bankerlik bürosunu kurdu hayal bile edemeyeceği paraları kazanmaya başladı. Müşterilerinin içinde polisler, hakimler, savcılar, avukatlar vardı. Bir ara sanatçı Rahmetli Ahu Tuğba ile tanıştı ancak  birlikte görülmekten korkuyordu bu nedenle İzmir’den bir gazino satın aldı açılışlarda Sakıp Sabancı, Vehbi Koç’tan sevgilerle diye  düzmece çiçekler geliyordu.

Büyük bir saltanat kurmuştu ta ki Maliye Bakanı Kaya Erdem, bankerlere para yatıranlar kumar oynuyordur diyene kadar bu olaydan sonra saltanat son buluyor ve Banker Yalçın  kaçıp gidiyor tabi ki yakalanıyor ve 8 yıl ceza evinde kalıyor evler arsalar yatlar gidiyor ancak nereye gittiğini Yalçın’da bilmiyor. Tahliye olduktan sonra Çanakkale’ye yerleşip yerel bir Gazete kurup gazetecilik yapmaya başlıyor ama sonu yine de hüsranla bitiyor alacaklı olduğu biri tarafından silahla vuruluyor ve vücudundan 8 kurşun çıkartılıyor.

Bu olayların sonu geliyor mu tabi gelmiyor asıl adı  Bekir  Cengiz Aygün olan  banker  Bako beliriyor. Bako başta küçük paralarla bankerliğe başlayıp yavaş yavaş büyümeyi hedefliyor. En büyük özelliği papatyalı banker unvanı olması. Bako bankalardan aldığı yüklü miktardaki krediler karşılığında imza atma yerine dekontlara papatya resmi  çizmek oluyordu   Emlak Bankası Silivri  şubesinden 152 milyon  Altıyol şubesinden  160 milyon,  kredi çekip  Bako Kartal Şubesinden ise  65 milyon Mark kredi daha alıyor  ve bunların hiç birini ödemiyor  şikayet üzerine dolandırıcılık suçundan yakalandı ve 28 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyordu.  Banker Bako  yargılandığı Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından  tahliye edil de üstelik şikayetçilerin ifadeleri alınmadan.

Bunlar güzel ülkemin  geçmişte yaşadığı felaketlerdi. Felaket denildiğinde  mutlaka sel deprem olması gerekmiyor bunlarda birer felaket değil mi?  Yazımın başında  avazımın çıktığı kadar yeter diye haykırmak istediğimi anlamışsınızdır şimdi 26 suç dosyası olan ve gencecik polisimizi şehit eden kişi ne zaman serbest kalır diye düşünenlerin olduğundan eminim  suç işleyin demiyorum ancak suç işlediyseniz ceza evinde kitap okuyun dini sohbetlere katılın tahliyeniz kolay oluyormuş ama sakın eylem yapmayın hem içeride hem dışarıda hele hele dışarıda hak aramayın sakın ha siz siz olun ne derlerse onu yapın, uygun olmayan koşullarda çalışın, sendikaya üye olmayın, işyerinde şiddet görürseniz sesinizi çıkarmayın zira son günlerde eylem enflasyonu başladı.

çiftçiler, işçiler, sağlıkçılar, şiddet gören kadınlar, atanamayan öğretmenler, madenciler, hayvan severler, şimdide  okullarımıza  hizmetli verilmediği için  hijyen sorunumuz var.

Çocuklarımız güvende değil eylemi başladı. Veliler ve eğitimcilerin başlattığı bu eylemi  yöneticiler ciddiye almazsa cığ gibi büyüyeceği apaçık görülüyor zira kimse geleceğini riske atmaz  çocuklar bizim geleceğimizdir.