2OO2 Senesinde iktidara geldiğiniz günden beri hep sattınız. Bir defada ülke için bir şey aldığınızı görelim. İzmir limanı satılığa çıkmış. Strateji bakımından bu limanın satılması mahsurlu değil mi? Bu İzmir limanını Yunanistan alırsa ne olur? Yunanlıları İzmir de denize döken biz değil miyiz? Bizim iktidarımızın bir özelliği vardır. Parayı veren düdüğü çalar derler. Bu söylem AKP’nin iktidara geldiği günden beri söylenen bir söylemdir. Rahmetli maliye bakanı Unakıtan parayı veren düdüğü çalar derdi. Bu söylem AKP’nin iktidara geldiği günden beri söylenen bir söylemdir. Paranın ucunu görmeleri yeterlidir. O para mutlaka AKP’nin eline geçer.
Şimdi eğri oturalım, doğru konuşalım. Bu İzmir limanının satılmasının stratejik bir önem taşımadığından emin misiniz? Ben bu cahil kafamla bu İzmir limanının satılmasını mahsurlu görüyorum. Stratejik bakımdan.
Diyelim ki Yunanistan bu İzmir limanını satın aldı. Size satmayacağız diyemezsiniz. Buruya donanması gelip gidecektir. Donanması gelecektir çünkü İzmir limanını satın almışlar. Babalarının malı gibi kullanırlar. Bir iktidar topraklarını korumakla mükelleftir. Toprak vatandır. Toprak bizi doyuran ve öldüğümüz zaman bizi bünyesinde barındıracak olan bir anadır. Onun için iktidarlar ülkenin bölünmez bütünlüğünün korunmasından sorumludur. Tarihte savaşlar toprak sorunu yüzünden çıkmıştır. Hiçbir iktidar bir karış toprağını kaybetmek istemez.
Maalesef iktidarımız topraklarımızın korunmasında sınıfta kalmıştır. Ege adalarını Yunanistan birer, ikişer işkal ederek kendisine mal etmiştir. Sınırlarımız dışında Suriye de şah Süleyman türbesi ve alanı vardı. Şah Süleyman türbesini oradan alarak kendi topraklarımız içerisine taşıdık. Sınırlarımız dışında tek varlığımız olan. Şah Süleyman türbesini de sınırlarımız içerisine taşımak sureti ile. Sınırlarımız dışında ki tek toprak varlığımız olan Şah Süleyman türbesini de sınırlarımız içerisine taşımak sureti ile o toprak parçasını da kaybetmiş olduk. Buralara nereden geldik. Toprak satışından. Bir zamanlar bir toprak alık satım furyası vardı. O zaman çok toprak satışı yapıldı. Satmayın diye çok söyledim. Birgün bir köye gittim. Köyün imamı ile biraz sohbet ettik. Bu toprak satışını dile getirdim. İmam bende topraklarını satmamalarını söyledim dedi. Aldığım cevap hocam benim mülkümün değeri. Misal 5 bin lira benim mülküme 10 bin lira veriyorlar. Borcumda var. Mülküme iyi de bir fiyat veriyorlar dediler. Köylüler genelde üç kişiye inanırlar. İmama, öğretmene, birde kendilerinin seçtiği Muhtara. Mülkleri iyi para edince. Sözlerini dinledikleri kişileri dahi dinlememmişler. Bu toprak satışlarını engelleyecek olan iktidardır. Fakat iktidar kendisi aşırı derecede satış heveslisi olduğu için o zaman satışları dahi engellemedi. Yanılmıyorsam köy kanununun bu satışla ilgili maddesini değiştirdiler. Kanunda bir yerin topraklarının %’10’nundan fazlası yabancılara satılamaz der. 6-7 ilde kotayı aştığı için. Kanunda değişiklik yapmışlar. Ülke yüz ölçümünü %’10’nu aşamaz şeklide kanunda değişiklik yapmışlar. İktidar satmayı daha çok tercih ettiği için. Vatandaş da iktidara ayak uydurdu. Ne olur bir defada satmayın da ülke için bir şeyler alın. Saygılarımla.
Türküm, doğruyum, çalışkanım, ilkem; Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Yorum yapın