Nicedir film gibi.

Dünyanın herhangi bir bölgesine bombalar düşüyor.

İnsanlar ölüyor, şehirler yıkılıyor.

Ateş düştüğü yeri yakıyor.

Dünyanın kalanı izliyor televizyondan futbol maçı izler gibi.

Uçakta uçarken ufka bakıyorsunuz, bir ülkeden diğerini gönderilen füzeler instagramda karşımıza çıkıyor.

İnsanlar bir tuhaf, dünya bir tuhaf…

İnsanlar ölüyor sonuçta.

Yüzyıllardır süren delilik ve savaş elbise değiştirse de hep aynı acı ve gözyaşıyla.

Ukrayna Rusya, Gazze İsrail, İsrail İran…

Savaşlar değişti.

Nokta atışı.

Cepheden ziyade füzelerle, dronlarla, ihalarla, hava ve deniz kuvvetlerinin teknolojik gücüyle kazanılıyor savaşlar artık.

İsrail’e bakın İran’a bakın.

Çubuklu ekran yorumcuları habire İsrail ve İran’ın silah gücünü veriyor, nüfusunu kıyaslıyor.

Anlayanlar ve bilenler farkında ki savaşların artık nüfusla veya asker gücüyle ilgisi yok.

İran 10 kat fazla nüfusu sahip olsa da, 20 kat fazla büyüklüğe sahip olsa da sadece bu ülkeler için değil hangi ülke olursa olsun artık teknolojide üstün olan kimse, o kazanıyor savaşları…

Teknoloji demek bilim demek.

Keşke dünyanın tüm silahları yok edilebilse ve dünyanın merkezine gömülebilse ama yok böyle bir dünya ki her ülke hem teknolojik açıdan hem silah gücü açısından kendini geliştirmeye, elini kuvvetlendirmeye devam ediyor.

Türkiye de askeri mühimmat, silah, iha, uçak gibi alanlarda kendini son zamanlarda çok geliştirdi.

Lakin Yunanistan’ın silah harcamalarına bakıyorsunuz, İsrail’e bakıyorsunuz…

Ellerindeki askeri güçlere bakıyorsunuz. Küçükler büyük oynuyor.

Büyük oynamak lazım.

Kendini geliştirmek, güçlendirmek lazım.

Koca İran diyorsunuz; İran’ın hali meydanda.

Çünkü dön dolaş nereye gidersen git.

Bilim varsa, demokrasi kök salmışsa, özgürlük varsa o ülkeler uçuyor gidiyor.

Dini referans alan hangi din ve hangi ülke olursa olsun ileriye gitmesi mümkün değil. O yüzden devlet temellerinin laik ilkelere dayanması şart.

Akıl ve bilimle yönetilen ülkeler her savaştan galip çıkıyor.

Diğerlerini de görüyoruz, çöl savaşlarında kelle kesen çapulcu toplulukları ve teröristler…

Teknolojiye bakın.

Bilime, eğitime bakın.

Bilime yatırım yapan, üreten ülke güçlenir.

Bilim özgürlükle gelişir, üniversitelerle beslenir.

İsrail İran çatışmasından ders alınacak çok şey var anlamak isteyen için.

Dünyanın zibidi efesi haline dönüşen İsrail’in dış politika, hukuk, BM, AB dinlediği var mı?

Uluslararası hukukta her devletin kendi çıkarı asıldır.

İsrail, elbette ABD ve İngiltere gibi destekçilerine güveniyor ama elindeki teknolojik güç, demir kubbe ve onlarca üstünlük sadece bu şemsiye korumasının eseri değil elbet.

Film gibi izliyoruz nokta atışları ama…

Bir; Boğaziçi Üniversitesi gibi Türkiye’nin güzide, dünyanın sayılı üniversitesi ne hale geldi, nasıl kalitesi ve saygınlığı bitirildi, nasıl nice kurum gibi yıpratıldı, liyakatsizlik dalga dalga tavan yaptı, o geldi aklımıza.

İki; Yunan küstahlıklarına karşı, adacıklarımız işgal edilirken sıra sıra, yavaş yavaş;  nasıl bu kadar sessiz bir hale dönüşebildik, bir de bu geldi aklımıza.

Hiçbir film senaryosu savaş kadar çirkin olamasa da her çatışma bize öyle dersler veriyor ki; umarız vesiledir bazı konuları anlamamıza!