Konuşmak; insani özelliklerimizin en güçlüsüdür belki de…

Yaradılışımızdan başlar bu dürtü…

Konuşarak iletişim sağlarız, derdimizi anlatırız, konuşarak anlaşırız…

İnsan az konuşur, çok konuşur ama hep konuşur. Burada önemli olan ve dikkat etmemiz gereken nokta ‘NE’ konuştuğumuzdur…

‘İnsan doğası gereği bilmeyi ister’ demiş Aristo…

Bilmek ister de bunun için ne kadar çaba gösterir, gerçekten bilmeyi mi ister ya da insanlara karşı bilgili görünmeyi mi?

Maalesef çoğu insan, ‘bilgili görünmek’ için gösterdiği çabayı, öğrenmek için gösteremiyor. İşte tam da bu zihniyet de olan insan çoğu zaman sosyal çevresi içinde ya kabul görmek adına ya da diğerlerinden daha üstün olduğunu göstermek için çok konuşur ve konuştuğu kelimelerin içini de dolduramaz. Bildiği için ya da diğer insanları bilgilendirmek için değil de kabul edilmek için, bilgili görünmek için konuşur. Kısacası konuşur ama boş konuşur…

Her şeyi bilemeyiz, bilmediklerimiz bildiklerimizden kat kat fazladır doğal olarak. Önemli olan, bilmediğimiz bir konu hakkında ahkam kesmek yerine, bilgi sahibi olmak için çaba göstermektir. Bilmediğimiz bir konu hakkında kendimizi eksik hissetmemeliyiz. Asıl bilmediğimize karşı, öğrenmeye isteksiz olmak bir eksikliktir…

‘Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp’ demiş büyüklerimiz. Merak ettikçe, yeri geldikçe, ihtiyaç duydukça durmadan, hayat boyu öğreniyoruz. Yeni yeni büyümeye başladığımızda her şeyi bildiğimizi sanırdık. Daha sonra büyüdükçe ve öğrenmeye başladıkça, aslında hiçbir şey bilmediğimizi görüp daha çok şey öğrenmeye çalıştık ve öğrendiklerimizi hayata geçirdik.

Yaşlandıkça da gördüğümüz kadarıyla herhalde bütün öğrenilenler yavaş yavaş unutulmaya başlayacak. Daha doğrusu, öğrendiklerini uygulayacak enerji kalmadığında da bunca yıl biriktirdiklerini yeni nesillere aktarmaya başlayınca da bilge insan oluyorsun. İşte böyle ‘kah öğrenerek, kah öğreterek’ belki de unutarak yaşayıp gidiyorsun hayatı…

Çoğu insan ‘bilmiyorum’ demeyi bilmediğinden midir, ya da akıl edemediğinden midir, her şeyi bilmek zorundaymış gibi yaşıyor hayatını. Böyle olunca da her konu hakkında olur olmaz, yalan yanlış konuşuyor. Sonunda işler sarpa sarıyor, içinden çıkılmaz bir hal alıyor…

Dediğim gibi hayatta her şeyi bilemez insan. Bilmediklerini biliyormuş gibi yapmanın ne kadar eğreti durduğunun farkına varmalı. Bilmediği bir konu karşısında ‘bilmiyorum’ diyebilmeli. En güzeli de demekle kalmayıp, bir adım öteye gidip, araştırıp öğrenebilmeli…

İnsan bilmediğine ‘bilmiyorum’ diyebilme cesaretini gösterebilse, bilmediğini öğrenme azmi ve hırsı içinde olursa ve de sadece bildiği kadar konuşursa daha sessiz ve sakin bir dünya da yaşayabiliriz…