Bir zamanlar Balıkesir sokakları, şimdi otomobil gürültüsüyle dolu olan caddeler, bambaşka bir sesle yankılanırdı: faytonların tekerlek sesi ve atların nal sesleri. Şehrin dokusuna işlemiş, her köşesinde nostaljik bir esinti bırakan bu zarif ulaşım araçları, bir dönemin romantizmini ve sakinliğini fısıldayan son tanıklardı.
Sabahın erken saatlerinde, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte dükkânlarını açan esnafın telaşının arasında, at arabaları yüklerini taşır, şehrin çarşılarına erzak ulaştırırdı. Kimi zaman tarladan toplanan ürünler, kimi zaman odunlar, kimi zaman da ev eşyaları… At arabaları, ağır ama emin adımlarla, Balıkesir'in lojistik yükünü çeken emektar birer yardımcıydı. Onlar sadece birer taşıma aracı değil, aynı zamanda şehrin ritmine ayak uyduran, çalışkan sessiz kahramanlardı.
Faytonlar ise daha narin, daha gösterişliydi. Özellikle pazar günleri, bayramlarda veya özel günlerde, en güzel elbiselerini giymiş Balıkesirlilerin tercih ettiği ulaşım aracıydı. Çuhadan yapılmış koltuklarında oturan beyler, şemsiyeleriyle güneşten korunan hanımefendiler… Faytonlar, sadece bir yerden bir yere gitmekten öte, bir sosyalleşme aracı, bir statü sembolü, hatta bir flört aracıydı. Genç âşıkların göz göze geldiği, ailelerin neşe içinde seyahat ettiği, yavaş akan zamanın tadının çıkarıldığı mobil birer salondular. Faytoncunun elindeki kırbacın şaklaması, atın kulağına fısıldadığı şefkatli sözler, hatta atın zaman zaman çıkardığı kişnemeler bile şehrin doğal ses peyzajının bir parçasıydı.
Peki, ne oldu bu güzide faytonlara ve at arabalarına?
Modernleşme rüzgârları esti Balıkesir'e. Şehir büyüdü, nüfus arttı, yollar asfaltlandı. Motorlu taşıtların yaygınlaşmasıyla birlikte, atların yavaş temposu, giderek hızlanan şehir hayatına ayak uyduramaz oldu. İlk başta sembolik olarak varlıklarını sürdürseler de, zamanla yerlerini otomobillere, dolmuşlara ve otobüslere bıraktılar. Atlar dinlenmeye çekildi, faytonlar ve at arabaları müzelerin tozlu raflarına veya eski fotoğraf albümlerine hapsoldu.
Bugün Balıkesir'in eski fotoğraflarına baktığımızda, o faytonlu ve at arabalı sokak manzaraları bize adeta başka bir dünyadan seslenir. O günler, acelemizin olmadığı, anın ve yolculuğun tadını çıkardığımız, her sese kulak verdiğimiz bir dönemi anlatır. Faytonlar ve at arabaları, Balıkesir'in belleğinde, geçmişin zarif bir melodisi olarak yaşamaya devam ediyor. Onlar, hızın ve teknolojinin getirdiği değişimin sembolü olsalar da, aynı zamanda kaybolan bir güzelliğin, unutulmuş bir ahengin de temsilcileridir.
Yorum yapın