Hayatımız idare etmekle geçiyor. Kendimizi insanları, olayları, işleri, hatta olanları idare etmekle geçiyor…
İdare etmek dengeli, sınırları zorlamadan, abartmadan yapıldığında ilişkileri ve hayatı kolaylaştırır. İdare edemediğimiz zaman sorunlar başlar çünkü…
Öte yandan her şeyi idare etmeye çalıştığımızda da yorgun düşeriz. Burada neyi ve ne kadar idare ettiğimiz önemlidir. İdare etmekte bir yere kadardır. İdare etmek, kendini feda edip karşısındakinin her türlü davranışını koşulsuz kabul etmek kesinlikle değildir. Özellikle sevdiklerimizin görmezden geldiğimiz, kabul ettiğimiz, idare ettiğimiz yanları mutlaka vardır. Eğer idare eden hep biz isek ve bundan dolayı yorgun düşüyorsak burada bir sorun var, demektir. Aynı şekilde hep birilerinin sizi idare etmesini bekliyor ve idare edilmediğinizde kızgın ve huzursuz hissediyorsanız burada da bir sorun vardır. İdare etmek alttan almak değil, idare etmek kabul etmektir. Bir olayı veya bir kişiyi kabul ettiğinde onu idare etmeyi de başarır insan!..
Aslında karşılıklı iyi geçinmenin temeli, birbirini idare etmektir. Birlikte uyum içinde yaşamak için birbirimizi idare etmek durumundayız. Evimizde, apartmanımızda, mahallemizde, sokağımızda ve hatta şehrimizde; birlik, beraberlik ve uyum içinde yaşamak istiyorsak, karşılıklı birbirimizi idare etmek durumundayız. Sadece geçinecek kadar idare etmek kanımca yeterlidir, fazlası insanı yorar. İşyerinde iş arkadaşlarınızı, okulda öğretmen öğrencilerini, hatta öğrenciler öğretmenlerini, aile içinde eşler birbirlerini, büyükler küçüklerini yine küçüklerde büyüklerini idare ettiği zaman ilişkilerde daha az sorun yaşanır…
İkili ilişkilerde ise hep bir taraf idare ediyorsa bu sağlıklı bir ilişki olmaktan çıkar. Biri istediği gibi kısıtlamadan davranıp, diğeri bu davranışları sevmese de idare ediyorsa bu sorunlu bir birlikteliktir. Sürekli idare eden taraf gün gelir öyle bir bıkar ki artık idare edemez olur. Artık idare etmek istemediği içinde kavgalar çıkmaya başlar. Sürekli idare edilmeye alışmış taraf ise bencilliğine devam edip, idare etmeye yanaşmaz. Çünkü alışmıştır artık!..
Bu durumda üzülen ve yorulan, sınırsız ve koşulsuz hep idare eden taraf olur. Sonuçta ya bu girdabın içinde üzülmeye ve yorulmaya devam eder, ya da sonradan geliştirilen bu alışkanlığı karşı tarafa da empoze etmenin yollarını arar…
İdare edebilmek bir beceridir. Öğrenilen ve zamanla kazanılan bir beceri…
Eğer iyi bir idareci iseniz idare edilmesi gereken ve gerekmeyen her şeyi düzgün bir sıraya koyarsınız. Her şeyi ve herkesi idare etmek zorunda değilsiniz Ne kadar idare ediyorsunuz ve siz ne kadar idare ediliyorsunuz, durup bir düşünün!
Patlama noktasına gelmemek için idare ettiklerinizi şöyle bir gözden geçirin. Size ne kadar yüklenildiğini bir hesap edin!..
Olayları, kişileri, durumları ama en önemlisi kendimizi iyi idare ettiğimizde hayatımız daha da kolaylaşır. İnsan kendini iyi idare ederse, duygularını, düşüncelerini, kaygılarını, iç sesini, kendisiyle ilgili birçok şeyi iyi idare ederse kendisiyle de daha barışık halde yaşar. Kendini idare edemeyen, içindeki çatışmalarla, öfkeyle ve diğer olumsuz duygularla baş edemeyen kişi epeyce zorlanır. O yüzden öncelikle kendimizi iyi idare etmek için çaba göstermemiz şarttır. Bunun yolu da kendimizi iyi tanımak ve anlamaktan geçer. Kendini iyi tanıyan ve idare edebilen insan, diğerlerini de idare eder ve ilişkileri de daha sağlıklı olur!..
Yorum yapın