“Karışık olan bir işin içinden çık çıkabilirsen”.
Ayıkla pirincin taşını deyiminin anlamı ve kısaca hikâyesi karmaşık bir işin içinden çıkmanın çok güç olduğunu anlatmak için kullanılır.
Ayıkla pirincin taşını deyiminin hikâyesi:
Anlatılana göre, bu deyimin hikâyesi Yavuz Sultan Selim Han zamanına dayanırmış. Osmanlı topraklarına katılmasından kısa süre sonra Yemen'de isyan çıkmış. Yavuz Sultan Selim de isyanı bastırması için Sinan Paşa’yı göndermiş. Sinan Paşa ile askerleri, Yemen’e ulaşmak için çölden geçiyorlarmış. Sinan Paşa, aşçıbaşı dan yemek için pilav pişirmesini istemiş. Ama tembel aşçıbaşının pilav pişirmek için pirincin taşını ayıklamaya hiç niyeti yokmuş. “Paşam pirinçler çok taşlı. Ayıklanmadan hayatta yenmez. Emrederseniz asker otursun, hep bir elden ayıklasın pirinci” demiş.
“Yahu üç beş taşın lafı mı olur! Herkes tabağından ayıklar. Şimdi sefere çıkmış koca orduyu oturtup pirinç mi ayıklatayım Allahını seversen! Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin!” demiş paşa. Aşçıbaşı tembel olmasına tembelmiş ama çenesi de pek laf yaparmış. İşin ucunda rahat etmek olunca allem etmiş, kallem etmiş, askeri çöktürüp pirinci ayıklatmaya paşayı ikna etmiş. Kocaman bir çadır bezi serilmiş, üzerine pirinç dökülmüş. Askerler bezin etrafına oturmuş, pirincin içinde taş ararken aniden bir kum fırtınası çıkmasın mı? Askerler telaşla bezi top­layıp kaldırmak istemişler ama ne mümkün! Saniyeler içinde pirincin üzerinde kocaman bir kum tepeciği oluşmuş. Sinan Paşa’nın sinirden şakakları şaklamış. “Bre laf anlamaz aşçıbaşı, haydi şimdi ayıkla pirincin taşını!” demiş.
İşte böyle, içinde bulunulan karışık duru­mun hepten karıştığı, hatta açmaza girdiği, “Bir bu eksikti!” denilen şeyin de tamamlandığı durumlar için kullanılır bu deyim.
Yolda koma yoldaşını,
Kendin pişir sen aşını.
İşlerin bir karışırsa
Ayıkla pirincin taşını.

GÜNÜN SÖZÜ
**Zorluklar hayatımızın biley taşıdır. Biz onlara sürtüne sürtüne bilenir, keskinleşiriz. (GASSON)
**Büyük insanlar hiç yakınmadan bütün acılara katlanırlar. ( Friedrich Van Schiller)

GÜNÜN FIKRASI
DUVAR SAATİ
**Akşam eve dönen adamı karısı kapıda karşıladı. Sonra da heyecanlı heyecanlı anlatmaya başladı:
-- Bugün neredeyse, duvardaki saat annemin başına düşecekti... Adam umursamaz bir tavırla başını salladı…
-- Sahi mi? O saat hep geç kalıyor zaten...
HIRSIZ
**Yargıç, hırsıza şöyle sorar:
"Söyle bakalım, soyduğun dükkâna nasıl girdin?"
Hırsız, biraz düşündükten sonra soruyu şöyle yanıtlar:
"Efendim, biz buraya yargılanmaya mı, yoksa meslek sırrı vermeye mi geldik ."