ASRIN FELAKETİ

Depremin üzerinden 11 gün geçti. Depremin bölgede ve ülkemizde yaptığı zayiat her geçen gün daha da artmaktadır. Giden can kayıpları, mal kayıpları gün geçtikçe arttıkça endişelerimiz üzüntülerimiz her geçen daha da artmakta moral bozukluğuyla beraber psikolojik olarak bitme noktasına gelmiş durumdayız. Ekranda seyrederken arada bir kurtarılanları görünce sevinirken yerle bir olmuş şehirlerin halini görünce üzülmemek duygulanmamak hatta ağlamamak için bile kendimizi zor tutuyoruz. Gönlümüz kırık, moralimiz yerle bir olmuş geceler uykuyu unutur hale geldik.2019         yılından beri gelen her yılın, bize daha güzel günler getireceğini beklerken gelen her yeni yıl bir önceki yılı aratırcasına daha büyük felaketler, facialar getiriyor.2019 da başlayan pandeminin 3 yıl boyunca bize hayatı zindan etmesi yetmezmiş gibi, geçen yıl da yaşadığımız yangın, sel felaketleri ve son olarak yaşadığımız asrın felaketi, deprem faciası ülkemiz ve milletimiz için tam bir yıkım oldu. Facianın en büyük zorluğu kış mevsiminde olması.İnsanımız açlıkla, susuzlukla ölümle uğraşırken en büyük imtihanı soğukla mücadele ederek veriyor.Sıcak yatağımıza yatarken o soğukta titreyen insanları görünce ne uyku kalıyor, ne de sıcak bir lokma yerken yine oradaki aç insanları görünce iştahımız, hiçbir şey kalmıyor.Bu nasıl bir imtihandır ki pandemi döneminde hasta olmayalım diye evlerden çıkamazdık, şimdide depremde ölmeyelim diye evlere giremiyoruz.Çok büyük bir imtihandan geçiyoruz.Bütün bunlar beklide bir kıyametin alametleri de olabilir.Allah beterinden korusun.

Ben daha öncede belirttiğim gibi okumayı yazmayı ve özelliklede seyahat etmeyi çok seviyorum.Öğrenci memur ve emekli olarak ülkemizin 3-5 vilayeti dışında bütün illerini gezdim ,dolaştım.Gidemediğim ve göremediğim bu illerin başında da K.Maraş ve Adıyaman vardı.O kadar istememe rağmen bu iki vilayeti görmek nasip olmamıştı.Adıyaman ı Nemrut Dağını, orada güneş batışını görmek çok istedim ama olmadı.Yine birkaç defa TV de gördüğüm ve güzelliğine doyamadığım K.Maraşı da göremediğim için çok üzgün olduğumu ifade etmek istiyorum.2015 yılında Okul mezunu arkadaşlarımla Alanya da buluşup 3 gün kaldıktan sonra daha önce görmediğim Doğu Akdeniz ve Güney doğu Anadoluya güzel bir seyahat gerçekleştirdim.Eşimle beraber Alanya dan hareketle Adana ya doğru yola çıktık.Bir taraftan Toroslar boyunca yılan gibi kıvrılıp giden yollar bir taraftan da masmavi AKdenizi seyrederek Anamur ,Silifke Mersin ve Tarsus a geldik.Tarsus çok güzel ve ülkemizin en büyük ilçelerinden biri.Ertesi gün Önce güzelim Adana yı biraz dolaştıktan sonra İskenderun a hareket ettik.Orada çok güzel bir 3 gün geçirdik.Bu arada günü birlik ziyaret ettiğimiz en güney ilimiz Hatayı Asi nehrinin çevresi, şelaleleri ve de Anadolu da yapılan ilk cami Habibi Neccar camisini ziyaret etmiştik.Depremden sonra ki halini görünce içimden bir şeylerin koptuğunu hissettim.İskenderun dan sonra Osmaniye ve G.Antebi yine günü birlik dolaşıp Antep baklavası yedikten sonra akşama doğru Peygamberler şehri Ş.urfa ya ulaştık.Şehrin simgesi Balıklı gölü, çevresini ve sabır timsali Eyüp Peygamberin çilehanesini ve şehri 2 gün dolaştıktan sonra Mardin e hareket ettik.Kadim kent Mardin 3 ayrı dine mensup insanların kardeş kardeşe yaşadığı , Caminin Kilisenin ve Katedralin yan yana olduğu bir şehir.Eski Mardin in taş binaları ve yeni kurulan Mardin görülmeye değer bir  tarihi şehir.Daha sonra oradan hareketle Midyatı  da geçtik ve Batmana geldik.Batman da Malabadi köprüsü ve Veysel Karani Hazretlerinin mezarını ziyaret ettikten sonra  Diyarbakır a ulaştık.Diyarbakır İstanbul dan sonra en çok evliyanın mezarının olduğu yer.Ulu camiyi Surları ve surlardan Hevsel bahçelerini seyretmenin tadına doyum olmuyor.Daha sonra Elazığ ve Malatya üzerinden İstanbul a sonra da Balıkesir e döndük.Şimdi depremden sonra bu güzelim yerlerin durumunu görmeye içim el vermiyor, bakamıyorum.

Balıkesir yaşadığımız şehir. Birinci derece deprem kuşağı olan bir bölgede yaşıyoruz. Egenin tamamı, Marmara bölgesi ve başta İstanbul olmak üzere bu bölgede her an büyük bir depremle yüzleşmemiz kaçınılmaz bir gerçek. O zaman tek şey başta İstanbul olmak üzere bütün bölgede en kısa sürede depreme dayanıklı binalar inşa etmeli ve mevcut binalarında depreme dayanıklı bir hale getirilmesi için acilen çalışmalara başlanması gerekmektedir. Allah bize bir daha böyle acılar yaşatmasın.

Sağlık ve esenlik dileklerimle. Aslan TORUN