ASLINDA KAYBEDEN SİZLERSİNİZ!.

Yarın öbür gün değil. Biliyorum, daha seçime epeyce çok zaman var. Nereden baksan en az 6 ay gibi uzun bir süre. Ama peşinen söyleyeyim “siz kaybettiniz!” Bunu özellikle baştan belirtmek isterim. Bunu belirtirken de, şunu da vurgulamak isterim. ‘siz kaybettiniz!’ derken bütünüyle kast ettiğim 20 yıllık AKP iktidarı ve onun genel başkanı zatı muhterem(!) değildir. Kast ettiğim bu mesleğe yani gazeteciliğe başladığım 11988’den beri gözlemlediğim ‘sığ ve çürük’ aynı zamanda bu ülke toplumu için ‘çok tehlikeli’ gördüğüm ‘SAKAT’ bir zihniyetin yıllar içinde büyük ve geri dönülmez aşamalar kaydederek bugünlere kadar gelmesine karşı benim naçizane eleştirel tepkimdir. O kadar!..

Yazımın bundan sonra ki bölümünde yazacaklarımı kim üzerine alırsa alsın umurumda değil!..

Neden kaybettiniz, biliyor musunuz? Yapmadıklarınızdan değil. Yaptıklarınızdan kaybettiniz. Ne yasa dinlediniz ne kural tanıdınız. Her şeyi çiğneyip geçtiniz. Bu ülkeye her türlü kötülüğü yapmayı kendinize mübah gördünüz, dolayısıyla cüretkarca hem de defalarca yaptınız, yapmaya devam ediyorsunuz. Dedim ya her aklınıza geleni uyarılara aldırmadan yaptınız. Kendiniz gibi olmayan hemen herkese ağzınıza geleni kural tanımadan ve de utanmadan söylediniz. Suç sayılacak, suç oluşturabilecek her şeyi belki ‘kitabına uydurarak’ yaptınız, yapmaya devam ediyorsunuz. Ortada size “yanlış yaptınız, yanlış yapıyorsunuz” diyecek kimseyi bırakmadınız. Belki de gücünüzü, kudretinizi(!) böyle kanıtlamak istediniz. Ve işte o yüzden daha şimdiden söylüyorum; ‘KAYBETTİNİZ!.’

 Bakın neden, nerelerde nasıl kaybettiniz? Size onu anlatayım isterseniz; Bizim sizi gördüğümüz her yerde kaybettiniz. Biz sizi, 17-25 Aralık sürecinde ayakkabı kutularının içinden döviz cinsinden tomarlarca paralar adeta fışkırırken gördük.  Biz sizi, ‘çözüm sürecinde gaflet ve ihanet içinde iken’ gördük. Biz sizi, bölücü örgüt militanlarını sınır kapılarında karşılarken, onları seyyar mahkemeler kurup aklarken gördük. Biz sizi, Dolmabahçe’de bugünlerde ‘terörist, hain’ dediğiniz bölücü örgütün siyasal uzantısı partinin milletvekilleri ile görüşürken, pazarlık yaparken gördük. Biz sizi, bütün bunları inkar ederken tüm bunları yüzünüze cesurca söyleyenlere suç bastırırcasına ‘terörist, hain’ derken gene gördük, halen görmeye de devam ediyoruz. Biz sizi, FETÖ ile kol kola yürürken ağlak, sümüklü cahil bir sözde hocaya ‘muhterem hocaefendi’ derken de gördük! Kısacası biz sizi, bu ‘hain oluşumu’ yani FETÖ’yü yıllarca savunurken gördük. Ama 15 Temmuz’da o hainlerin gerçekleştirdiği kanlı darbe girişimi, kalkışması sonlarında biz sizi, sonra “aldatıldık, kandırıldık, Allah affetsin!’ derken de gördük. Yalan mı tüm bunlar? 

Lafı daha fazla uzatmadan söyleyeyim; İşte tüm bunlar, yani saydıklarımdan ötürü siz daha şimdiden kaybettiniz!.

Son olarak şunları da kısaca söylemeden edemeyeceğim; Siz kendi vicdanınızda da kaybettiniz. Bir bakıma siz kendi içinizde de kaybettiniz. Siz kendi haklılık duygunuzda da kaybettiniz. Siz kendi ahlak değerlerinizde de kaybettiniz. Siz öyle zannediyorum ki, kendi inancınızda da kaybettiniz. Çünkü vicdanınızda, sizin vicdanınız, haklılık duygunuzda, sizin duygunuz, inancınız ise bizim ortak inancımız, duygumuz değil kesinlikle!..

Bizim ortak inancımız; Yalan söylemeyi yasaklamıştır. Kul hakkı yemeyi yasaklamıştır. İftira etmeyi yasaklamıştır. Hırsızlığı yasaklamıştır. Kul hakkı yemeyi yasaklamıştır. Bizim ortak inancımız tüm bunları yapanları korumayı da yasaklamıştır. Bize hesap vermeyi bir yana bırakın. Kendinize nasıl hesap vereceksiniz? Allah’a nasıl hesap vereceksiniz? Kendinizden nasıl kaçacaksınız, kendinizden nereye kaçacaksınız? Hiç kimse kendisinden kaçamaz. Hiç kimse kendi vicdanından kaçamaz. Asla unutmayınız, ‘tarihin hükmü her zaman en kesin yargıdır.’ Biz bunu kesinlikle unutmuyoruz, siz de asla unutmayın!.